https://islamansiklopedisi.org.tr/acem
Arapça bir kelime olan ucme (عجمة), sözlükte “konuşurken dil kurallarına uymamak, dili bozuk olmak; düzgün ve fasihin zıddı” gibi anlamlara gelmektedir. Aynı kökten türeyen acem de kökünde “açık seçik konuşmak” mânası bulunan arab (عرب) kelimesinin karşıtıdır. Câhiliye devri şiirinde acem yerine, aynı kökten gelen a‘cem kelimesi de kullanılmıştır (bk. Zevzenî, s. 142). Acem kelimesinin aynı zamanda tek kişiyi belirtmek için kullanılan bir kalıp olan nisbet hali acemî, fasih konuşsun veya konuşmasın, “Arap olmayan kimse” demek olup bu mânada Hz. Peygamber tarafından Vedâ hutbesinde de kullanılmıştır (bk. Müsned, V, 411). A‘cemî ise, ister Arap ister Acem olsun, “fasih konuşmayan kimse” anlamına gelmektedir (bk. A‘CEMÎ).
Acem kelimesinin etimolojik ve semantik gelişimi, Grekçe’de aynı anlamı taşıyan barbar kelimesine benzer. Eski Grekler’in kendileri dışındaki toplumları, yabancıları barbar diye adlandırmaları gibi Araplar da Arap olmayan toplumlar için acem kelimesini kullanmışlardır. Gerek Grekler gerekse Araplar’ın kendileri hakkında bu kelimeleri kullandıkları toplumlar, ilk planda komşuları olmuştur. Bu bakımdan acem kelimesi, ilk İslâmî fetihler sırasında özel mânada İranlılar için kullanılmıştır. Bu dönemde, fâtih Araplar’ın bunlara karşı sosyal ve siyasî üstünlüklerini ifade eden aşağılayıcı bir mâna da verdikleri acem kelimesi, III. (IX.) yüzyıldan itibaren, Arap olmayan toplumların ve özellikle İranlılar’ın İslâm dünyasında sosyal ve kültürel alanda olduğu gibi politik alanda da güç kazanmalarıyla birlikte, sadece etnik ve coğrafî bir ayırımı ifade eder olmuştur. Bu çerçevede, Selçuklular devrinden itibaren İsfahan, Hemedan ve Tahran arasında kalan merkezî İran (el-Cibâl) için Irâk-ı Acem, Irak olarak bilinen Mezopotamya bölgesi için de Irâk-ı Arab tabiri kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonraki dönemlerde acem kelimesi İran’ın bütünü için kullanıldığı gibi, Farsça’da ve Türkçe’de “İranlı” ve “İranlılar” mânasına da kullanılmıştır (bk. Dihhudâ, Luġatnâme, “ʿacm” md.). Türkiye’de Âzerî Türkleri’ne “acem” denmesi de İran’la olan münasebetleri sebebiyle olmalıdır. Ayrıca Türkçe’de ve Farsça’da acemi kelimesi mecazi olarak “bir işi beceremeyen, tecrübesiz, bilgisiz kimse” mânasına da kullanılmaktadır.
Diğer yönden müslüman İspanya’da, İber yarımadasında mahallî İspanyol lehçelerini konuşanlar için acem tâbiri kullanıldığı gibi, Arap harfleriyle yazılan İspanyolca literatürü ifade için de aljamia tâbiri kullanılmıştır.
BİBLİYOGRAFYA
Müsned, V, 411.
Tehẕîbü’l-luġa, “ʿacm” md.
Zevzenî, Şerḥu’l-muʿallaḳāt, Beyrut, ts., s. 142.
Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “ʿacm” md.
Yâkūt, Muʿcemü’l-büldân, Beyrut 1977, II, 99.
Lisânü’l-ʿArab, “ʿacm” md.
Kāmûs-ı Türkî, “ʿacm” md.
Ferheng-i Fârsî, “ʿacm” md.
Dihhudâ, Luġatnâme, “ʿacm” md.
Pakalın, I, 8.
Goldziher, “Acem”, İA, I, 117.
F. Gabrieli, “ʿAd̲j̲am”, EI2 (İng.), I, 206.
C. E. Bosworth, “ʿAjam”, EIr., I, 700-701.