https://islamansiklopedisi.org.tr/bahrul-garaib
Lugat-ı Halîmî adıyla da tanınan eserin giriş kısmında belirtildiğine göre Halîmî önce Farsça’dan Türkçe’ye örneksiz bir sözlük hazırlamıştır. Dr. John Lee’nin tanıttığı bir nüshasının 850 (1446) tarihini taşıdığını ve bunun muhtemelen telif tarihi olabileceğini belirten Rieu’nun kaydı (Catalogue, s. 137-139) dikkate alınırsa Lugat-ı Halîmî’nin Fâtih Sultan Mehmed devrinde (1444-1446 ve 1451-1481) kaleme alınmış ve ona sunulmuş olduğu söylenebilir. Halîmî bu sözlüğü daha sonra Bahrü’l-garâib adıyla manzum olarak düzenlemiştir. Eserin bu tertibinde yer alan şiirleri 872’de (1467-68) şerhettiğine göre nazma çekme işi bu tarihten önce muhtemelen Sivas kadılığı sırasında gerçekleşmiş ve eser Amasya Valisi Şehzade Bayezid’e sunulmuş olmalıdır. Sözlüğün Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan nüshasında (Fâtih, nr. 5237, vr. 3b) geçen “şehzâde-i civânbaht” tabiri bunu doğrulamaktadır. Bu düzenlemede aruzun çeşitli kalıplarında yazılmış yirmi bir şiir, sekiz rubâî ve nesir olarak masdarlar bölümü yer alır. 1350 beyit kadar tutan bu eser bazan Farsça’dan Türkçe’ye, bazan da Türkçe’den Farsça’ya çevrilmiş kelimelerle bir kısım edebî bilgilerin kısaca yer aldığı bir sözlük mahiyetindedir.
Müellif önsözde belirttiğine göre, sözlükte geçen bazı Farsça kelimelerin tereddütle karşılanması üzerine Esedî-i Tûsî, Firdevsî, Latîfî, Şeyh Sa‘dî, Rûdekî, Hâfız-ı Şîrâzî, Mevlânâ, Sultan Veled, Nizâmî, Senâî, Şems-i Fahrî, Kemâleddîn-i İsfahânî, Hoca Selmân, Enverî, Ascedî, Bû Şekûr, Kisâî-yi Mervezî gibi pek çok şairden seçtiği Farsça mısra, beyit ve güzel sözlerle bu kelimeleri örneklendirmiştir. Ayrıca manzum olarak kısaca temas etmiş olduğu edebî bilgileri daha sonra şerhederek zenginleştirdiği Bahrü’l-garâib’i 872’de (1467-68) iki defter halinde yeniden tertiplemiş ve bu tertibe “nisârü’l-mülk” (نثار الملك) tamlamasıyla hicrî 872 yılını tarih düşürmüştür. Eser bazı kaynaklarda (Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1926; Safâ, IV, 113; Rieu, s. 137) bu adla da zikredilmektedir. Halîmî bu şerhi de Sultan II. Bayezid’e sunmuştur.
Sözlük, adının, müellifinin ve takdim edildiği sultanın yer aldığı, yazılış sebebiyle tarihini açıklayan bir önsözle başlar. Birinci defterde “elif” ve “hemze”nin Farsça’daki kullanılışını anlatan iki sayfalık bir açıklama vardır. Daha sonra alfabetik olarak sıralanan Farsça kelimeler, Türkçe anlamları ve bazı örnekler yer alır. Sözlük “âb” kelimesiyle başlayıp “yehîden” (يهيدن) kelimesiyle son bulmaktadır. Bu kısımda 5540 civarında Farsça kelimeye mâna verilmiştir. Kitapta yer alan örnek metinler de orta boy bir kitabın 216 yaprağını kaplayacak kadar çoktur (bk. İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Belediye Yazmaları, nr. 84, vr. 62b-278a).
İkinci defter, birinci defterde yer alan sözlüğün önsözü ile edebî bilgilere dair kısımlarının mısra mısra açıklanmış ve örneklendirilmiş şeklinden ibarettir. “Hamdele” ve “salvele” ile başlayan bu defterde II. Bayezid’den Osman Gazi’ye kadar sekiz Osmanlı padişahının adı sıralanır; kitap yazılırken faydalanılan kaynaklar ve sözlüğün nasıl düzenlendiği anlatılır. Daha sonra ayların Arapça, Farsça, Rumca vb. çeşitli dillerdeki adları, gezegen isimleri ve burçlar yazılır; tecnîs, tenâsüp, muamma, lugaz gibi edebî sanatlara, tarih düşürme kaideleri, “hurûf-ı hecâ”nın kısımları, aruz vezin ve bahirleri, Farsça’da masdarlar, fiil çekimleri, tamlama ve çoğul yapma kuralları ile zamirler konusuna yer verilir.
İkinci defterle sözlükte yer alan diğer örnekler çeşitli kitaplardan faydalanılarak yazılmıştır. Bunlar, Abdülhamîd-i Sivâsî’nin Lüccetü’l-ʿAcem min luġati’l-Fürs, Şems-i Fahrî el-İsfahânî’nin Miʿyâr-ı Cemâlî, Ebü’l-Feth Bündâr b. Ebû Nasr el-Hâtırî’nin Münteḫabü’l-Fürs, Mutahhar b. Ebû Tâlib el-Lâdikî’nin Miftâḥu’l-edeb, Esedî-i Tûsî’nin Müsteşhidât (Luġat-ı Fürs [?]), Ahmed b. Muhammed Meydânî’nin es-Sâmî fi’l-esâmî ve Mażbûṭü’l-ḥurûf, Zemahşerî’nin Efʿâl esmâʾ ve ḥurûf, Hindûşah en-Nahcuvânî’nin Ṣıḥâḥu’l-Fürs ve Şerefüzzamân Hakîm Katrân b. Mansûr-ı Urmevî’nin Tefâsîr gibi eserleridir.
Bahrü’l-garâib gerek tertibi gerekse ihtiva ettiği örnekler bakımından orijinal bir eserdir. Kendisinden sonra bu sahada yazılan Muhammed Kāsım b. Hacı Muhammed-i Kâşânî es-Sürûrî’ye ait Mecmaʿu’l-Fürs (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 4759; Şehid Ali Paşa, nr. 2674; Hekimoğlu, nr. 923, 924) ve Ni‘metullah b. Ahmed b. Mübârek er-Rûmî’ye ait Lugat-ı Ni‘metullah (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 3606) adlı eserlere örnek ve kaynak olmuştur.
Türkiye ve Avrupa kütüphanelerinde pek çok yazma nüshası bulunan (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3281 [hicrî 878 tarihli bu nüshadan İstanbul’da hicrî 976 yılında istinsah edilmiştir], Erzincan, nr. 89, Ayasofya nr. 4739, 4744, 4766, Fâtih, nr. 5236, 5237, 5238, İzmir, nr. 681, Lâleli nr. 3602, 3603, 3604; İÜ Ktp., nr. 623, 1309, 1382, 1404, 3638, 3644; TSMK, III. Ahmed, nr. 2763, 2769, Bağdat Köşkü, nr. 381, 382, Emanet Hazinesi, nr. 2023, Revan Köşkü, nr. 1876, 1898; British Museum, Or., 3398; Bibliothèque Nationale, nr. 1007) eser üzerinde bugüne kadar ciddi bir çalışma yapılmamıştır.
Bazı kaynaklarda (Osmanlı Müellifleri, I, 273; Blochet, s. 84; Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 3603) Kāsımıyye adıyla Halîmî’ye ait olarak gösterilen eser de aynı sözlüktür.
BİBLİYOGRAFYA
Şükûn, Farsça-Türkçe Lûgat, Önsöz, I, 3.
Lutfullah Halîmî, Bahrü’l-garâib, Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 5237, vr. 3a-4a, nr. 3238; İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Belediye Yazmaları, nr. 84.
Taşköprizâde, eş-Şeḳāʾiḳ, s. 382.
Âşık Çelebi, Meşâirü’ş-şuarâ, vr. 89a.
Âlî, Künhü’l-ahbâr, Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 4225, vr. 238a-b.
Kınalızâde, Tezkire, I, 303-304.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 220, II, 1926.
Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 840.
Rieu, Catalogue, s. 137, 138, 139.
Kāmûsü’l-a‘lâm, III, 1978.
Sicill-i Osmânî, II, 241.
Gibb, HOP, II, 267, 386.
Osmanlı Müellifleri, I, 273.
Safâ, Edebiyyât, IV, 113.
Blochet, Catalogue, s. 84, 294, 393, 394-395; Suppl., Part 275, 547, 548, 551.
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, II, 600.
Flügel, Handschriften, I, 128, 129, 130.
Ramazan Şeşen v.dğr., Köprülü Kütüphanesi Yazmalar Kataloğu, İstanbul 1406/1986, s. 563-567.
TDEA, IV, 50.