HAZRET
İlâhî veya kevnî herhangi bir hakikat ve bunun âlemdeki tecellileri anlamında bir tasavvuf terimi.
TECELLÎ
Hakk’ın varlığının çeşitli mertebelerde zuhur etmesi, sâlikin keşf yoluyla bu zuhuru idrak etmesi anlamında tasavvuf terimi.
CEBERÛT
Mülk ile melekût âlemleri arasında veya melekût âleminin üstünde zaruretin hüküm sürdüğü âlem; Allah’ın zâtı, azamet ve celâl sıfatı.
MELEKÛT
Gayb âlemini veya vücûd mertebelerinden birini ifade eden tasavvuf terimi.
NÂSÛT
İnsanın beşerî ve cismanî yönünü ifade eden bir tasavvuf terimi.
MÜLK
Maddî âlemin bütünü ve bunun üzerindeki hükümranlık anlamında Allah’a ve insanlara nisbet edilen bir kavram.
ŞEHÂDET ÂLEMİ
Duyularla idrak edilen varlıklar dünyası anlamında bir terim.
VAHDET-i VÜCÛD
Varlığın birliği ve varlıkta birlik anlamında bir tasavvuf terimi; bu bağlamda Tanrı, âlem ve insan ilişkilerini açıklayan düşünce sistemi.
Öğretisinde kavrama yer veren mutasavvıf
İBNÜ’l-ARABÎ, Muhyiddin
Tasavvuf ve İslâm düşünce tarihinde büyük etkileri bulunan sûfî müellif.
Öğretisinde kavrama yer veren mutasavvıf
SADREDDİN KONEVÎ
Vahdet-i vücûd düşüncesinin Muhyiddin İbnü’l-Arabî’den sonraki en önemli temsilcisi.
et-TUHFETÜ’l-MÜRSELE
Muhammed b. Fazlullah el-Burhânpûrî’nin (ö. 1029/1620) sûfîlerin varlık ve mertebeleri hakkındaki görüşlerine dair eseri.
AMÂ
Mutasavvıfların vâhidiyyet veya ahadiyyet hazretlerini (mertebe) ifade etmek için kullandıkları bir tasavvuf terimi.
A‘YÂN-ı SÂBİTE
Eşyanın görünür hale gelmeden önce Allah’ın ilminde bilgi olarak mevcudiyeti, zâhir olan varlıkların Allah’ın ilmindeki mahiyetleri, gizli hakikatleri.
ÂLEM
Duyu ya da akıl yoluyla kavranabilen veya mevcudiyeti düşünülebilen, Allah’ın dışındaki varlık ve olayların tamamını ifade eden terim.
GAYB
Akıl ve duyular yoluyla hakkında bilgi edinilemeyen varlık alanı.
VÜCÛD
Allah’ın zihnin dışında gerçekliğinin bulunduğunu ve yokluğunun düşünülemeyeceğini belirten sıfat.
ANÂSIR-ı ERBAA
İlkçağ Yunan, Ortaçağ İslâm ve hıristiyan felsefesinde tabii varlıkların ilkesi sayılan dört madde.