https://islamansiklopedisi.org.tr/ismail-niyazi
Bugün Bulgaristan sınırları içinde bulunan, değişik dönemlerde Şumnu veya Osmanpazarı’na bağlı olan Karaahadlar (Vranikon) köyünde doğdu. Babasının adı Osman, dedesinin adı Bekir’dir. Lakabı Niyâzî’dir. Doğduğu bölgeden dolayı Şumnevî, yaşayıp görev yaptığı yerden dolayı da Osmanpazarî nisbesiyle tanınmıştır. Ne zaman ve nerede eğitim aldığı tesbit edilememekle birlikte eserlerinin içeriğinden hareketle dönemin medreselerinde, muhtemelen İstanbul’da tahsil gördüğü anlaşılmaktadır. İsmâil Niyâzî’nin tasavvufî yönünün de bulunduğu düşünülmektedir. Eserlerine ait yazma nüshalarda molla, şeyh, müderris ve müftü olarak nitelenen İsmâil Niyâzî Efendi kaza merkezi haline gelen Osmanpazarı’nın ilk müftüsüdür. Aynı ilçede Yukarı Cami veya Müftü Camii diye bilinen, bugüne kadar ayakta kalan Zincirli Cami’nin yanındaki Niyâzî Medresesi’nde (Medrese-i Cedîde) ders verdi. 1825’te istinsah ettiği bir eserin ferâğ kaydında bu medresenin müderrisi olarak zikredilir. Aynı yılda kaleme alınan ve muhtemelen müellif nüshası olan diğer bir eserinin girişinde de kendisinden Osmanpazarı’nın ilk müftüsü diye bahsedilir. Yazmış veya istinsah etmiş olduğu eserlerdeki kayıtlardan hareketle önce müderrislik, sonra müftülük, daha sonra da tekrar müderrislik yaptığı anlaşılmaktadır. İsmâil Niyâzî’nin ölümüyle ilgili çeşitli tarihler verilmektedir. Ancak Hediyyetü’l-ʿârifîn’de zikredilen 1275 (1859) yılında vefat etmiş olması muhtemeldir (krş. Şerhu Niyâzî, s. 430). Hacı Yûsuf kızı Ümmügülsüm ile evlenen İsmâil Niyâzî’nin Abdullah, Ahmed, İbrâhim, Ümmü Selime, Rukiye ve Necibe adlı çocukları olmuştur. Kızı Ümmü Selime’nin soyundan gelen iki nesil torunları Osmanpazarı’nda müftülük ve müderrislik yapmıştır. Torunu Mustafa, istinsah ettiği bir Emsile kitabının sonunda kendisini dedesine nisbetle Molla Niyâzî damadı Süleyman’ın oğlu olarak tanıtmış, diğer bir torunu İbrahim Hakkı da (Uğuz) eski gazetelerde çıkan yazılarını Hafîd-i Niyâzî-i Merhûm Osmanpazarî şeklinde imzalamıştır.
Eserleri. Arapça ve Türkçe kaleme aldığı eserlerinin büyük kısmını şerh, hâşiye ve tercümeler oluşturur. Eserlerin muhtevası derin ilmî birikimini yansıtmakla birlikte Türkçe yazdığı kitaplar daha popüler seviyededir. Bu da eserlerini medrese talebeleri veya halk için yazdığını göstermektedir.
1. Refʿu’l-estâr fî ḥalli muġlaḳāti’l-İẓhâr. Birgivî’nin İẓhârü’l-esrâr adlı gramer kitabının Arapça şerhidir (Çorum Hasan Paşa İl Halk Ktp., nr. 19, Hk 6761, vr. 3-73; Süleymaniye Ktp., İbrâhim Efendi, nr. 764). Abdullah Eyyûbî’nin Şerḥu’l-İẓhâr’ının kenarında Şerḥu Niyâzî ʿale’l-İẓhâr adıyla basılmıştır (İstanbul 1309).
2. Şerhu Niyâzî alâ Şerhi’l-Birgivî li’l-Konevî. Birgivî’nin Vasiyetnâme adlı ilmihalinin Ali Sadrî el-Konevî tarafından yapılan şerhinin zamanın ihtiyaçlarına göre yorumlanıp açıklandığı Türkçe bir eserdir. Hâşiye-i İsmâîl Niyâzî alâ Şerhi’l-Birgivî li’l-Konevî adıyla da bilinmektedir. Birçok defa basılan kitap (İstanbul 1262, 1264, 1265, 1269, 1288; Bulak 1269, 1271) Osmanlı topraklarında yaygınlık kazanmıştır.
3. Tefhîmü’l-mütefehhim ʿalâ Taʿlîmi’l-müteʿallim. Zernûcî’nin Taʿlîmü’l-müteʿallim fî ṭarîḳı’t-teʿallüm adlı eserinin Arapça en meşhur şerhidir (İstanbul 1273, 1286, 1289, 1301, 1306, 1316, 1319, 1320; Kazan 1896).
4. Hamza Efendi’nin Bey‘u Şirâ Risâlesinin Şerhi. Dârendeli Hamza Efendi’nin XVII. yüzyılda kaleme aldığı Bey‘u Şirâ Risâlesi’nin daha anlaşılır bir dilde yapılmış şerhidir (İstanbul 1306). Ayrıca sadeleştirilerek yeni baskısı yapılmıştır (Alış-Veriş Kitabı, haz. Vedat Ali Tok, Ankara 2008).
5. el-Umde ale’l-Bürde. Bûsîrî’nin Ḳaṣîdetü’l-bürde’sinin Arapça ve Türkçe karışık yapılmış şerhidir. 1253 (1837) tarihli bir nüshası ile (MÜ Nadir Eserler Ktp., nr. 12643/YZ0760, vr. 31-128) 1256 (1840) tarihli diğer bir nüshası Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de bulunmaktadır (Kavalalı Ktp., nr. K 53).
6. Mevlid-i Şerîf. Üç baskısı olan eserin (Eskicuma 1925; Şumnu 1339; Elena 1948) yazma nüshaları Osmanpazarı bölgesinde bazı özel kişilerdedir. Bulgaristan’da Latin harflerine çevrilerek iki defa basılmıştır (Süleyman Çelebi, Mevlid-i Şerif, Razgrad, ts., s. 44-68; Süleyman Çelebi, Mevlid-i Şerif, baskı yeri ve tarihi yok, s. 49-73). Büyük ölçüde Süleyman Çelebi’nin mevlidinden etkilenerek yazılan eser, bugün Bulgaristan’ın Osmanpazarı bölgesinde bazı mevlid cemiyetleri ve yağmur dualarında okunmaktadır.
7. Kitâb-ı Binâ. Klasik anonim Arapça gramer risâlesi Binâ’nın Türkçe tercüme ve şerhidir (Çorum Hasan Paşa İl Halk Ktp., nr. 19, Hk 6761, vr. 107-134). Binâ-i Osmanpazârî adıyla basılmıştır (İstanbul, ts. [İbrâhim Efendi Matbaası]).
8. Maksûd Tercümesi. Arapça gramer kitabı el-Maḳṣûd’un Türkçe’ye tercümesi olup adı geçen mecmuada bulunmaktadır (Çorum Hasan Paşa İl Halk Ktp., nr. 19, Hk 6761, vr. 81-105).
9. Şerḥ-i Dîbâce-i Îsâġūcî. Muhtemelen İsmâil Niyâzî’nin talebelerinden olan Osmanpazarı müftülerinden Hacı Şâkir Efendi’nin vakfettiği bir yazma mecmuada yer almakta olup (MÜ Nadir Eserler Ktp., nr. 12566/YZ0695, vr. 25-29) Îsâġūcî’nin giriş kısmının şerhidir. Eserin bir yazma nüshası daha tesbit edilmiştir (Küveyt Üniversitesi Yazmalar Ktp., nr. 549, vr. 159-172).
10. İẓhârü’l-muḳadderât ʿalâ Îsâġūcî. Mantık ilmine dair Îsâġūcî’nin Arapça şerhidir (Çorum Hasan Paşa İl Halk Ktp., nr. 19, Hk 6761, vr. 30-39).
11. Elfâẓ fî beyâni vażʿi’l-elfâẓ. Dil bilimi dallarından vaz‘ ilmine dair olup er-Risâletü’l-vażʿiyye olarak da adlandırılmıştır (Çorum Hasan Paşa İl Halk Ktp., nr. 19, Hk 6761, vr. 107-134).
12. el-Manẓaratü’ş-şeceriyye. Taşköprizâde Ahmed Efendi’nin Âdâbü’l-baḥs̱’inin el-Ḳanṭaratü’l-ḥaceriyye adlı şerhinin hâşiyesidir. 1238 (1823) yılında yazılmış olup İlyâs b. Süleyman tarafından 1259’da (1843) istinsah edilen tek bir nüshası tesbit edilmiştir (Çorum Hasan Paşa İl Halk Ktp., nr. 19, Hk. 6761, vr. 15-33).
13. Şerḥu Muʿaddili’ṣ-ṣalât li’l-Birgivî (Süleymaniye Ktp., Serez, nr. 1075, nr. 3856).
Ayrıca kaynaklarda müellife nisbet edilen Mehâric-i Hurûf ve Kâfiye Şerhi adlı eserlerin nüshaları bulunamamış, akaid ve tecvid konularında yine kendisine nisbet edilen iki eserin de ona değil Osmanpazarlı Ahmed Hilmi’ye ait olduğu anlaşılmıştır.
BİBLİYOGRAFYA
İsmâil Niyâzî, Şerhu Niyâzî alâ Şerhi’l-Birgivî li’l-Konevî, İstanbul 1288.
İsmâil b. Osman, Tefhîmü’l-mütefehhim ʿalâ Taʿlîmi’l-müteʿallim, İstanbul 1286.
Osmanpazarî Ahmed Hilmi, Şürût-ı Salât (Akāid-i Dîniyye) ve Tecvîdi, İstanbul 1332.
Osmanlı Müellifleri, II, 48.
Brockelmann, GAL Suppl., II, 657.
Fihrisü Mektebeti Ḳavala, Kahire 1350-51/1931-33, II, 87, 206; IV, 43.
Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 223.
Osman Keskioğlu, Bulgaristan’da Türkler: Tarih ve Kültür, Ankara 1985, s. 186.
Hasan Yeşilova, Bulgaristan Türkleri ve Osmanpazarı Bölgesi, Ankara 1997, s. 72-74.
Hasan Basri Şenyurt, Osmanpazarı (Omurtag) Türkleri, Ankara 2000, s. 59-63.
J. J. Witkam, Inventory of the Oriental Manuscripts of the University of Leiden, Leiden 2007, XII, 282, 284-285.
Vedat S. Ahmed, “Bulgaristan’da Dinî Kimliğin Korunmasında Mevlidin Rolü”, Bir Kutlu Doğum Şaheseri: Mevlid ve Süleyman Çelebi (ed. Bilal Kemikli – Osman Çetin), Ankara 2010, s. 436.
Machiel Kiel, “Osmanpazarı”, DİA, XXXIV, 1-2.