https://islamansiklopedisi.org.tr/kavi
Sözlükte “güçlü olmak, gücü yetmek, bir işi gerçekleştirmek için aklen ve bedenen yeterli olmak” anlamındaki kuvvet kökünden sıfat olup Allah’a nisbet edildiğinde “her şeye gücü yeten, kudret sahibi” mânasına gelir. Ebû Bekir İbnü’l-Arabî kavî ile kādir arasında bir fark bulunmadığını söylemekle birlikte (el-Emedü’l-aḳṣâ, vr. 60a) Ebû İshak ez-Zeccâc’dan itibaren âlimler, kavî isminin “kemiyet ve keyfiyet bakımından üstün kudrete sahip olan” anlamında farklılık kazandığını kabul ederler. Fahreddin er-Râzî kavî isminin muhtevasını iki şekilde açıklamıştır. Ona göre “Allah’ın, hiçbir ferdi ve birimi dışarıda kalmamak üzere kâinatı etkilemesi” mânasına alındığında kādir, “hiçbir şeyden etkilenmemesi” mânasında kullanıldığında ise vâcibü’l-vücûd niteliğini taşır (Levâmiʿu’l-beyyinât, s. 291). Kuvvetli oluş vasfı yaratılmışlara da izâfe edilir, ancak onlardaki kuvvet sınırlıdır ve devamlılık arzetmez. Kavînin ayrıca “kuvvet veren” (mukvî) anlamına gelebileceği söylenmiştir. Nitekim Kur’an’da, Hz. Hûd’un kavmine verdiği öğütler nakledilirken bağışlanmalarını dileyerek Allah’a döndükleri takdirde O’nun güçlerine güç katacağını ifade ettiği haber verilmiştir (Hûd 11/52).
Kavî ismi dokuz âyette Allah’a nisbet edilmiştir. Bunlardan ikisi “cezası çetin olan” anlamındaki şedîdü’l-ikāb terkibi, diğerleri ise “yegâne galip” mânasındaki azîz ismiyle birlikte kullanılmış ve her iki grup âyet Allah’ın muktedir olmasını gerektiren anlatımların sonunda yer almıştır. Kur’an’da ayrıca kuvvet kelimesi de Allah’a izâfe edilmiştir (M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “ḳvy” md.).
Hem İbn Mâce hem Tirmizî rivayetinde yer alan kavî ismi (“Daʿavât”, 82; “Duʿâʾ”, 10), hadis metinlerinde ayrıca fiil kalıbında ve kuvvet kelimesiyle birlikte Allah’a nisbet edilmiştir (Müsned, II, 298, 469; V, 297; Tirmizî, “Ṭıb”, 29). Müslümanlar arasında kullanılan “lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” (bütün tasarruf, güç ve kudret Allah’a aittir) ifadesi de birçok hadis kaynağında mevcuttur (meselâ bk. Buhârî, “Eẕân”, 7, “Teheccüd”, 21; Müslim, “Ṣalât”, 12; “Mesâcid”, 139; Ebû Dâvûd, “Edeb”, 101).
Kavî ismiyle esmâ-i hüsnâ listesinde yer alan azîz, cebbâr, kādir, kahhâr, metîn ve muktedir isimleri arasında anlam yakınlığı bulunur. Kavî zâtî isimler grubunda yer almakla birlikte “güç ve kuvvet veren” mânasına alındığı takdirde fiilî sıfatlardan sayılır.
BİBLİYOGRAFYA
Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “ḳvy” md.
Lisânü’l-ʿArab, “ḳvy” md.
M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “ḳvy” md.
Müsned, II, 298, 469; V, 297.
Buhârî, “Eẕân”, 7, “Teheccüd”, 21.
Müslim, “Ṣalât”, 12, “Mesâcid”, 139.
İbn Mâce, “Duʿâʾ”, 10.
Ebû Dâvûd, “Edeb”, 101.
Tirmizî, “Daʿavât”, 82, “Ṭıb”, 29.
Zeccâc, Tefsîru esmâʾillâhi’l-ḥüsnâ (nşr. Ahmed Yûsuf ed-Dekkāk), Beyrut 1395/1975, s. 54.
Hattâbî, Şeʾnü’d-duʿâʾ (nşr. Ahmed Yûsuf ed-Dekkāk), Beyrut 1404/1984, s. 77.
Kādî Abdülcebbâr, el-Muġnî, Kahire, ts. (el-Müessesetü’l-Mısriyyetü’l-âmme), V, 206.
Abdülkāhir el-Bağdâdî, el-Esmâʾ ve’ṣ-ṣıfât, Kayseri Râşid Efendi Ktp., nr. 497, vr. 157b-158a.
Gazzâlî, el-Maḳṣadü’l-esnâ (Fazluh), s. 140.
Ebû Bekir İbnü’l-Arabî, el-Emedü’l-aḳṣâ, Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 499, vr. 60a-b.
Fahreddin er-Râzî, Levâmiʿu’l-beyyinât, s. 291, 298-299.