https://islamansiklopedisi.org.tr/mahmud-i--halaciler
Hindistan’a Orta Asya’dan gelen Halaç (Kalaç) Türk aşiretindendir. Melik Mugīs’in oğlu olup annesi, Timur’un Hindistan’ı işgalinden sonra Delhi Sultanlığı’ndan bağımsız hale gelen Mâlvâ Gūrî hânedanının kurucusu Dilâver Han’ın kız kardeşidir. Mahmud küçük yaşta dikkat çekince Dilâver Han’dan sonra tahta çıkan oğlu Hûşeng Şah tarafından on altı yaşında iken kendisine han unvanı verildi. Hûşeng’in ardından Muhammed Şah Gûrî unvanıyla yerine geçen oğlu Gaznî Han, 1436’da kayınpederi Mahmud’un ihtiraslarından endişe edip onu ortadan kaldırmak istediğinde Mahmud kızı vasıtasıyla damadını zehirlettirerek Mâlvâ tahtına hâkim oldu. Saltanatı teklif ettiği babası Melik Mugīs’in bunu kabul etmemesi üzerine yönetime kendisi geçti (29 Şevval 839 / 16 Mayıs 1436). İlk zamanlar Muhammed Gūrî’nin kumandanlarının direnişiyle karşılaştıysa da yavaş yavaş hâkimiyetini güçlendirdi, kumandanların bir kısmını babasının önerisiyle affederek uzak vilâyetlere tayin etti. Ancak bu siyaset beklenen sonucu vermedi; rakipleri İslâmâbâd, Hûşengâbâd ve Çanderi’de büyük bir isyan başlattılar. Melik Mugīs bu isyanı güçlükle bastırabildi.
Mâlvâ’daki bu karışıklıktan faydalanmayı düşünen Gucerât Sultanı Ahmed, Gūrî hânedanından Şehzade Mes‘ûd Han’ı desteklemek gerekçesiyle 1438’de Mâlvâ topraklarına girdi. Diğer taraftan Mes‘ûd’un amcası Ömer Han Çanderi’de isyan etti. Ömer Han’a yardım için kalabalık bir Gucerât ordusu Çanderi’ye hareket edince Mahmud’un durumu iyice zorlaştı. Ancak bu sırada Gucerât ordusunda çıkan bir salgın hastalık yüzünden geri çekilen ordunun desteksiz bıraktığı Ömer Han Mahmud tarafından öldürüldü. Çanderi’ye tekrar hâkim olan Mahmud, burada iken Gevâliyâr racasının saldırısına uğrayan Şehr-i Nau Valisi Bahar Han’ın talebi üzerine racayı durdurdu. Bunun üzerine Bahar Han Mahmud’un hâkimiyetini tanıyarak Mâlvâ’ya tâbi oldu. Mahmud Han daha sonra bölgesinde kendisine karşı direnen Hindu racalarını itaat altına almak için harekâta başladı ve 1441-1442’de Kandva, Hora, Hirki, Herla, Sarguca, Ratanpûr ve Raipûr racalarına üstünlüğünü kabul ettirdi. Ardından Delhi ulemâsı ve eşrafından aldığı davet üzerine Sultan Muhammed Şah Seyyid’e karşı bir sefer düzenlediyse de başarılı olamadı (1442).
Mahmud Han’ın diğer müslüman hânedanlarla ilişkileri dostça değildi. 854’te (1450) Gucerât topraklarına saldırdı ve uzun süren mücadelelerin ardından Gucerât Sultanlığı ile kalıcı bir barış sağlandı. Aynı şekilde Jaunpûr Şarkî Sultanlığı ile de Mâlvâ’ya bağlı Kalpi üzerinde başlayan kavga savaşlara sebep oldu. Mahmud, Şarkî Sultanlığı’ndan Kalpi’yi kurtardığı gibi Mohoba, Rath ve Erç vilâyetlerini de almayı başardı. 861’de (1457) Dekken’e doğru genişlemek için Behmenî Sultanlığı topraklarına hücum etti. Ancak güçlü bir savunmayla karşılaşınca başarılı olamayacağını anlayıp geri çekildi. Sekiz yıl sonra tekrar Dekken’e girip Behmenî ordusunu mağlûp etmesine rağmen bu defa Gucerât Sultanı Mahmud Begerhâ’nın müdahale etmesi üzerine geri dönmek zorunda kaldı. 865’te (1461) yeniden Dekken topraklarına hücum ederek Devletâbâd şehrine hâkim olduysa da yardıma gelen güçlü Gucerât ordusu Mahmud’u yine geri çekilmeye zorladı. Şeyh Ziyâeddin Beyâbânî’nin ara buluculuğu ile iki sultanlık arasında barış imzalandı.
Mâlvâ’nın iç işlerine karışmakla itham ettiği Mevar Racalığı’na da saldıran Mahmud 1442’de Mevar topraklarını işgal etti ve Maçinderpûr Kalesi’ni ele geçirdi, ancak asıl hedefi olan Çitor’u uzun bir kuşatmaya rağmen zaptedemedi. 1444 ve 1446’da tekrar Mevar topraklarına yönelen Mahmud sadece Gagraun ve Harauti’yi fethedebildi. Ertesi yıl Gevâliyâr’a hücum ettiyse de başarılı olamadı. 859’da (1455) müslüman halkın talebi üzerine Ecmîr’i işgal etti. Hemen ardından Mevar’a yönelerek eskiden beri ele geçirmek istediği Mandalgarh şehrini on ay süren bir kuşatmadan sonra aldı. Fakat yıllarca süren çabasına rağmen Çitor’a hâkim olamadı. 870’te (1466) Kahire’deki Abbâsî halifesinden kendisinin bağımsız bir sultan olduğuna dair hil‘at ve menşur aldı. Bu dönemde Orta Asya hanlıklarıyla iyi ilişkiler kurularak karşılıklı elçiler gönderildi.
Otuz üç yıllık saltanatının büyük kısmını savaş meydanlarında geçiren Mahmud, 19 Zilkade 873’te (31 Mayıs 1469) Raca Kiçivara’ya karşı düzenlediği bir seferde öldürüldü. Zamanında basılan sikkelerde “es-sultanü’l-a‘zam ale’d-dünyâ ve’d-dîn Halcî Ebü’l-Muzaffer Mahmûd Şah halledellāhu hilâfetehû” ve “İskenderü’s-sânî yemînü’l-hilâfe nâsıru emîri’l-mü’minîn” gibi unvanlar yer almaktadır. Meʾâs̱ir-i Maḥmûd Şâhî’de onunla ilgili, “Saltanatta Cemşîd, adalette Enûşirvân ve cömertlikte Hâtim gibiydi” kaydı vardır.
Uzak görüşlü bir hükümdar olduğu belirtilen Mahmud, Hindu racalarıyla olan çatışmaları sırasında işgal ettiği bazı yerlerde birkaç Hindu mâbedini camiye çevirmesi sebebiyle din anlayışında baskıcı olmakla itham edilmiştir. Ancak kaynaklar, onun genelde gayri müslimlerin inançlarına müdahale etmediğini ve yönetimin yüksek kademelerinde Hindu memurlara da görev verdiğini bildirmektedir. Ayrıca Jain dinine ait bir kutsal metni istinsah ettirdiği de bilinmektedir. Firişte, Mahmud’un saltanatı döneminde Hindu-müslüman ilişkilerinin gergin olmadığını yazmaktadır. Mahmud Han şifâhâneler, hastahaneler ve medreseler inşa ettirmiş, ulemâ ve tüccarları daima gözetmiştir. Seferleri sırasında ekin tarlalarının korunması konusunda özellikle titiz davrandığı rivayet edilmektedir. Bu arada mimariye de önem vermiş, Mustafâbâd şehrini kurdurmuş, Mâlvâ’nın pek çok yerinde yaptırdığı kalelerin yanı sıra Mandû’da da bir saray ve bir cami inşa ettirmiştir.
BİBLİYOGRAFYA
el-Hâc ed-Debîr, Ẓaferü’l-vâlih bi-Muẓaffer ve âlih (nşr. E. D. Ross), London 1910, I, 50-60.
Yusuf Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi, Ankara 1947, s. 387-391.
U. N. Day, Medieval Malwa: A Political and Cultural History: 1401-1562, Delhi 1965, bk. İndeks.
Ali b. Mahmûd el-Kirmânî, Meʾâs̱ir-i Maḥmûd Şâhî (nşr. Nûrü’l-Hasan), Delhi 1968.
Ahmad Alawi, Şāhān-ı Mālvā, Lucknow, ts.
H. N. Wright, “The Coinage of the Sultans of Malva”, Numismatic Cronicles, XI, London 1931, s. 291-312; XXII (1932), s. 13-16.
A. Halim, “Some Minor Dynasties of Northern India During 15th Century”, Journal of Indian History, XXVI, Trivandrum 1948, s. 223-248.
A. H. Nizami, “Muhammadabad Kalpi and its Historical Background”, IC, XXVII (1953), s. 149-155.
Mohibbul Hasan, “Maḥmūd”, EI2 (İng.), VI, 52-54.