https://islamansiklopedisi.org.tr/nacim-efendi
21 Mayıs 1833’te günümüzde Irak sınırları içinde kalan Süleymaniye’ye bağlı Şehrizor’da doğdu. Babası o çevrenin tanınmış şahsiyetlerinden Mehmed Bey’dir. Mevlânbeyzâde lakabıyla da anılan Abdurrahman Nâcim Efendi, II. Meşrutiyet devrinin ünlü gazetecilerinden ve 150’liklerden Mevlânzâde Rifat’ın babasıdır. Tahsilini Süleymaniye ve Bağdat medreselerinde tamamlayarak icâzetnâme alması dışında çocukluk ve gençlik dönemiyle yetişmesine dair bilgi mevcut değildir. Bilinen ilk memuriyeti Haziran 1862’de tayin edildiği Dersaâdet kütüphaneler müfettişliğidir. Mayıs 1865’te Said Bey’in maiyet kâtibi sıfatıyla onunla beraber Tunus’a gittiyse de aynı ay içinde Paris’teki Mekteb-i Osmânî’ye hoca olarak gönderildi. Nisan 1868’de Dersaâdet kütüphaneler müfettişliğine geri dönünce ayrıca Takvimhâne-i Âmire musahhihliğiyle Beyazıt Rüşdiyesi Farsça hocalığı yapmaya başladı. Aynı yıl Zabtiye Nezâreti tarafından çıkarılan Vekāyi-i Zabtiyye gazetesinin müdürlüğüne getirildi. Nâcim Efendi, Ocak 1870’te Dersaâdet Meclis-i Temyiz Şubesi mümeyyizliğiyle memuriyet hayatının yeni bir devresine girdiyse de tensîkat dolayısıyla bir yıl sonra bu görevinden ayrılınca Lârende (Konya) kaymakamlığına tayin edildi. Ancak görev yerine vaktinde gidemeyince memuriyeti Şam bölgesindeki Bekāülazîz kaymakamlığına çevrildi. Ardından becayiş suretiyle Ba‘lebek (Şubat 1873), iki yıl sonra da Lazkiye kaymakamlığına gönderildi. Aynı yıl bu görevinden ayrılıp Hasbiye (Ocak 1876) ve Lazkiye sancağına bağlı Cebeleiedhemiye (Ocak 1878) kaymakamlıklarında bulundu. Daha sonra Lüleburgaz ve arkasından Edirne müddeiumumi muavinliğinde, Aralık 1879’da Hudâvendigâr, Kasım 1881’de Halep Vilâyetleri İstînaf Mahkemesi müddeiumumiliklerinde görev yaptı. Kasım 1883’te Diyarbekir İstînaf Mahkemesi Ceza Dairesi reisliğine getirildi. Eylül 1886’da memuriyeti Bidâyet Mahkemesi riyâset-i ûlâsına çevrildi. Fakat bir konuda kanuna aykırı hareket ettiği gerekçesiyle azledildi (Ekim 1888). Ardından İftihar madalyası ile ödüllendirilerek (10 Şubat 1890) aynı yılın temmuzunda Beyrut İstînaf Mahkemesi müddeiumumiliğiyle yeniden memuriyete başladı; Aralık 1892’den itibaren aynı görevle Adana’da bulundu. Bilinen son görevi Ocak 1894’te tayin edildiği Ma‘mûretülazîz Ceza Dairesi reisliği oldu. 23 Haziran 1895’te Harput’ta vefat etti.
Nâcim Efendi, memleketin değişik yerlerinde sürdürdüğü görevleri sırasında Türkçe, Arapça ve Farsça çeşitli eserler kaleme almış, İstanbul’daki vakıf kütüphanelerinde mevcut kitapların izahlı kataloglarını hazırlamak suretiyle ilim ve kültür hayatı için önemli hizmetlerde bulunmuştur. İstanbul’un kenar mahallelerindekiler dahil olmak üzere bir kısım cami ve türbe kütüphanelerindeki kitapları bir araya toplama gereği üzerinde durmuş, ayrıca sayıları giderek artan matbu kitaplardan birkaç nüshanın Beyazıt İmareti ile Misafirhâne-i Askerî binasında oluşturulacak bir umumi kütüphanede toplanmasını teklif etmiştir. Kendisinden önce katalog hazırlama işine başlamış bulunan Ali Fethi Efendi gibi bütün kütüphaneleri topluca değil her kütüphanenin defterini ayrı ayrı düzenleme usulünü tercih ettiğinden kısa zamanda bitirdiği iki kütüphane defterini yayımlamıştır. Ayrıca ders kitapları da hazırlamıştır.
Eserleri. 1. Kütübhâne-i Dâmad İbrâhim Paşa (İstanbul 1279). Osmanlı Devleti’nde basılan ilk kütüphane defteri olan eserde kütüphanede mevcut 1152 cilt kitap hakkında ayrıntılı bilgi verilmektedir.
2. Teshîlü’t-tahsîl (1281). Nahve dair Arapça küçük bir eserdir.
3. Koska’da Kâin Sadr-ı Esbak Râgıb Paşa Kütübhânesi’nde Mevcud Olan Kütüb-i Şerîfenin Defteridir (1285, 1310).
4. Safvetü’l-kelâm. Maarif Nâzırı Saffet Paşa’nın emri üzerine rüşdiyeler için ders kitabı olarak kaleme alınan eser “âdâb ve ulûm-i nâfiaya dair” bir tür antoloji mahiyetindedir (İstanbul 1285, Mehmed Nüzhet’le birlikte).
5. Hüviyyet-i Sübhânî ve Mâhiyyet-i İnsânî. Sekiz sayfalık bu risâle, şairin kendisine ait mutasavvıfane bir gazelinin yine kendisi tarafından yapılan şerhi olup müellifin el yazısıyla taş basması olarak basılmıştır (İstanbul [?] 1296).
6. Türkçe Mantık Hulâsası (İstanbul 1306). Ders kitabı olarak hazırlanan bu küçük hacimli eser, Kudret Büyükcoşkun tarafından Mantık Metinleri I içinde yeni harflerle de yayımlanmıştır (İstanbul, ts., s. 21-31).
7. Kitâbü Hediyyeti’l-ümem ve yenbûʿi’l-âdâbi ve’l-ḥikem (Beyrut 1308). Müellifin en hacimli eseri olan bu çalışma edep, hikmet, belâgat, fesahat, hat, kitâbet, şiir, medih ve hiciv gibi konularda bir kısmı kendisine, bir kısmı Arap müelliflerine ait manzum ve mensur örneklerden meydana gelmektedir.
8. Gülzâr-ı Âsâr (Beyrut 1309/1892). Türkçe, Arapça ve Farsça şiirlerden oluşan bu antolojinin sonunda müellifin Farsça “Râhnâme-i Diyâr-ı Bekir” (27 Nisan 1885) adlı manzum bir seyahatnâmesi de bulunmaktadır.
BİBLİYOGRAFYA
BA, Sicill-i Ahvâl Defteri, XVIII, 125.
Ali Emîrî, Tezkire-i Şuarâ-yı Âmid, İstanbul 1328, s. 319-320.
Mahmud Cevad, Maârif-i Umûmiyye Nezâreti Târihçe-i Teşkîlât ve İcrâatı, İstanbul 1338, s. 185, 207.
Osmanlı Müellifleri, II, 469.
Serkîs, Muʿcem, II, 1281.
İbnülemin, Son Asır Türk Şairleri, s. 1056-1057.
Osman Nuri Ergin, Muallim M. Cevdet’in Hayatı, Eserleri ve Kütüphanesi, İstanbul 1937, s. 451-452.
Vecihi Tönük, Türkiye’de İdare Teşkilâtı, Ankara 1945, s. 155-156.
Adnan Ötüken, Bibliotekçinin El Kitabı, Ankara 1947, I, 132-134.
Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, II, 125.
Mehmet Nail Tuman, Tuhfe-i Nâilî, Millî Ktp., nr. 611, s. 1431.
Şevket Beysanoğlu, Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları, İstanbul 1959, II, 50.
Ebül‘ulâ Mardin, Huzur Dersleri (nşr. İsmet Sungurbey), İstanbul 1966, II-III, 330-333.
Özege, Katalog, IV, 1908.
Turgut Kut, “Türkçe Yazma Eserler Katalogu”, TDAY Belleten (1972), s. 221.
Nimet Bayraktar, “Yazma ve Basma Kütüphane Fihristleri”, TDA, sy. 21 (1982), s. 153.
Ali Birinci, “Abdurrahman Nâcim”, Müteferrika, sy. 8-9, İstanbul 1996, s. 109-111.
“Nacim Abdurrahman Efendi”, TDEA, VI, 496.