SÜLEYMANİYE MEDRESESİ - TDV İslâm Ansiklopedisi

SÜLEYMANİYE MEDRESESİ

Müellif: KADİR PEKTAŞ
SÜLEYMANİYE MEDRESESİ
Müellif: KADİR PEKTAŞ
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2010
Erişim Tarihi: 08.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/suleymaniye-medresesi
KADİR PEKTAŞ, "SÜLEYMANİYE MEDRESESİ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/suleymaniye-medresesi (08.11.2024).
Kopyalama metni

Tunus’un başşehri Tunus’ta Zeytûne Camii’nin güneyinde yer alan medrese kuzeyde Bâşiyye Medresesi, doğuda ise Ali Paşa Türbesi ile bitişiktir. Kitâbesi olmayan yapının, Hüseynî beylerinden Ali Paşa tarafından genç yaşta ölen oğlu Süleyman için 1168 (1754-55) yılında yaptırıldığı kaynaklarda belirtilmektedir. 1756’da öldürülen Ali Paşa’nın Tunus’ta Bâşiyye Medresesi ile Râbta ve Cedîd burçlarını inşa ettirdiği, ayrıca pek çok esere ekleme ve onarımlar yaptırdığı bilinmektedir. Mâlikî mezhebi eğitiminin verildiği yapı günümüzde bakımlı durumda olup belediyeye ait sanat merkezi olarak kullanılmaktadır.

Oldukça sıkışık şehir dokusu içinde dıştan ancak giriş bölümü, üzeri kubbe ile örtülen güneybatı köşesindeki büyük hücre ve giriş holü vasıtasıyla farkedilebilen Süleymaniye Medresesi revaklı avlunun çevresinde yer alan mescid, talebe hücreleri ve helâlardan meydana gelmektedir. Doğu, batı ve kuzeyden başka yapılara bitişik olan medresenin güney cephesi, revaklı giriş kapısı ve mescidin bu yöne açılan geniş pencereleriyle önem kazanmaktadır. Bugün beyaz badanalı sade bir cephe görünümündeki güney duvarında düz açıklıklı dokuz pencere mevcuttur. Bunlardan mescide ait pencereler mermer söveli olup çini ile kaplanmıştır. Sokaktan dört basamak merdivenle çıkılan giriş kapısının yönü doğuya bakmaktadır. Kapının önünde, yüksek altlıklar üzerine oturan köşedeki küçük mermer sütunların daha kalın tutulan ortadaki sütuna iki at nalı kemerle bağlanması ile oluşturulan tek gözlü revak bulunmaktadır. Dıştan kalın konturla çevrelenen kapının kemeri iki renkli taşla örülmüş olup iki silme ile kuşatılmıştır. Kemer alınlıklarının köşeleri bir yarım yıldıza bitişen karelerin meydana getirdiği geometrik kompozisyonla dolgulanmıştır.

Kapıdan üzeri kubbe ile örtülen kare planlı giriş holüne geçilmektedir. Holün batı duvarının alt kısmında altı küçük kemerle oluşturulan bir sedir yer almaktadır. Sedirin bulunduğu duvarla güney duvarı yerden 2,20 metreye kadar çini ile kaplıdır. Çini süslemelerde daha çok mavi, kahverengi, yeşil ve sarı renkler hâkimdir. Buradaki kompozisyonlar yeşil zemine mavi renkli iri yapraklar ve koyu kahverengi çiçek motifleri bulunan bordürlerle siyah konturların çevrelediği, bir vazo içinden çıkan stilize palmet, rûmî ve kıvrık dallarla meydana getirilmiş büyük panolardan oluşur. Bu kompozisyon en üstten palmet, kıvrık dal ve yaprak dizileriyle süslenmiş daha ince bir bordürle kuşatılmıştır. Bu holden at nalı kemerli sade bir kapı ile avluya girilmektedir. 16 × 11,40 m. ölçülerindeki dikdörtgen avlu, dört yönden revaklarla çevrelenmiştir. Avludan bir seki ile ayrılan revaklar köşelerde üçer tane olmak üzere toplam yirmi beş sütuna oturan at nalı kemerlere sahiptir. Kemerlerde siyah-beyaz taşlar alternatif şekilde dizilmiştir. Kemerlerin üstünde avluya doğru eğimli kiremit kaplı saçaklar yer almıştır. Revaklı avlu çevresinde iç ölçüleri farklı ve üzeri beşik tonozla kapatılan yirmi bir talebe odası bulunmaktadır. Odalar dikdörtgen açıklıklı kapı ve ikişer pencere ile avluya açılmıştır. Avlunun güneybatı köşesinde geçişi pandantifle sağlanan bir kubbenin örttüğü büyük mekân dershane olmalıdır.

Medresenin mescidi avlunun doğu kenarına yerleştirilmiştir. Ortada at nalı kemerli, yanlarda ise düz açıklıklı, üç kapı ile avludan mescide geçilmektedir. Kapılar dıştan çini levhalarla kuşatılmış, daha büyük ölçülerde olan ortadaki kapı dıştan siyah konturla sınırlandırılmıştır. Kapının iki renkli taştan at nalı kemeri ve kemer alınlıklarının köşelerindeki geometrik süslemeleri medresenin ana giriş kapısı ile aynı özellikleri göstermektedir. 9,80 × 8,20 m. ölçülerindeki dikdörtgen planlı mescidin iç mekânın üst örtüsü birbirine at nalı kemerlerle bağlanan altı sütunla on iki bölüme ayrılmıştır. Bunlardan mihrap önü kubbe ile, diğer yerler çapraz tonozlarla örtülmektedir. Mescidin duvarları yerden 2,10 m. yüksekliğe kadar çini ile kaplı olup bunun üzerinde bir kitâbe kuşağı yer alır. Mihrap nişi, kapı ve pencere gibi açıklıkların arasındaki çini süslemelerde vazo içinden çıkan soyut bitkisel motiflerle süslenen panolar yer almıştır. Bu panolar dıştan iç kısımları stilize hançer yaprakları, farklı çiçekler ve kıvrık dallardan oluşan beyaz zemine mavi, yeşil ve sarı renklerin hâkim olduğu bitkisel kompozisyonlu ince çini bordürlerle kuşatılmaktadır. Çini süslemenin üstündeki kalem işi âyet kitâbesi mavi zemine beyaz renkli sülüs karakterli harflerle yazılmıştır. Bunun üzerindeki duvar yüzeyleri yer yer alçıdan salbekli şemse ve iri düğüm motifleriyle süslenmiştir. İki pencerenin ortasına yerleştirilen at nalı kemerli mermer mihrap, yarım daire nişli olup medresenin ana girişi ve mescidin avluya açılan orta kapısında görülen düzenlemeye sahiptir. İstiridye kabuğu şeklindeki kavsaranın altında gri ve siyah renkli düz mermer panolar vardır. Avlunun batısındaki bir kapı ile girilen holün sağındaki merdivenlerden çatıya çıkılmaktadır. Holün devamında helâlar ve abdest alma yerleri bulunmaktadır. Bu bölüm, küçük bir avlunun batı yönündeki dört helâ hücresi ve güneyde kemerlerle birbirine bağlı iki sütunun taşıdığı, beşik tonoz örtülü abdest alma yerlerinden oluşmaktadır.

Süleymaniye Medresesi, Tunus’ta inşa edilen diğer medreselere göre büyük ölçüleriyle dikkat çekmektedir. Yapı, etrafında beşik tonozlu talebe hücrelerinin ve mescidin bulunduğu avlunun dört yönden revaklarla çevrilmesinden oluşan plan düzeniyle Tunus’ta Osmanlı döneminde yapılan diğer medreselerle benzerlik göstermektedir. Süleymaniye Medresesi’nin bu yapılara benzeyen diğer bir yönü de süslemenin dış cephelerden çok içte yoğunlaşması ve giriş holünde sedire yer verilmesidir.


BİBLİYOGRAFYA

Aziz Samih İlter, Şimali Afrikada Türkler, İstanbul 1937, s. 154-157.

Slimane Mostafa Zbiss, Monuments musulmans d’époque husseynite en Tunisie, Tunis 1955, s. 15.

a.mlf., Les monuments de Tunis, Tunis 1971, s. 56.

a.mlf., Ḥavle medîneti Tûnis el-ʿatîḳa: La médina de Tunis, Tunus 1981, s. 33.

Hasan Hüsnî Abdülvehhâb, Ḫulâṣatü târîḫi Tûnis, Tunus 1963, s. 182-184.

Jamila Binous, Tunis la ville et les monuments, Tunus 1980, s. 84-85.

Muhammed b. el-Hoca, Târîḫu meʿâlimi’t-tevḥîd fi’l-ḳadîm ve fi’l-cedîd (nşr. Hammâdî es-Sâhilî – el-Cîlânî b. Yahyâ), Tunus 1985, s. 320.

S. Santelli, Medinas: Traditional Architecture of Tunisia (trc. K. Hilton), Tunus 1992, s. 84.

Ahmed Saadaoui, Tunis ville ottomane, Tunis 2001, s. 169-170, 201-203.

Kadir Pektaş, Tunus’ta Osmanlı Mimari Eserleri, Ankara 2002, s. 102-104.

R. Brunschvig, “Quelques remarques historiques sur les médersas de Tunisie”, Revue tunisienne, VI, Tunus 1931, s. 261-285.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2010 yılında İstanbul’da basılan 38. cildinde, 123-124 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER