https://islamansiklopedisi.org.tr/surus-i-isfahani
İsfahan’ın Sidih beldesinde dünyaya geldi. Bir şiirinde Serahs savaşı (1248/1832) sırasında yirmi yaşında olduğunu söylemesi 1228 (1813) yılında doğduğunu göstermektedir. “Sürûş” mahlasıdır. Babası Kanber Ali Sidhî küçük bir esnaftı. Muhammed Ali, öğrenimini önce doğduğu yerde ve babasının vefatının ardından gittiği İsfahan’da (1827) müctehid Seyyid Bidâbâdî’nin himayesinde gördü. Bu sırada şiire olan yeteneğini geliştirmeye başladı. On beş yaşında okuma yazma öğrendiğinden iyi bir eğitim alma fırsatı bulamadı; ancak okuduğu divanlar, edebî kitaplardan öğrendikleri ve meclisinde bulunduğu şair ve âlimlerden duyduklarıyla kendini yetiştirdi. 1831’de İsfahan’dan ayrılarak üç yıl boyunca Kum’da ve ardından Kazvin’de bulunduktan sonra Tebriz’e gitti ve oraya yerleşti. Bu şehirde iken Kaçar şehzadelerinden Kahraman Mirza ve Muhsin Mirza’nın himayesini gördü; onlara methiyeler yazdı. Nâsırüddin Şah’ın veliahtlığı sırasında hizmetine girdi. 1848 yılında Nâsırüddin Şah tahta geçince onunla birlikte Tahran’a gitti ve saraya intisap etti. Saray şairi meliküşşuarâ Kāânî-i Şîrâzî’nin ölümünün (1270/1854) ardından onun yerine resmî saray şairliğine getirildi, kendisine “şemsü’ş-şuarâ” lakabı ve han unvanı verildi. Ölünceye kadar bu sıfatla saray törenlerindeki selâm kasidelerini okumakla görevlendirildi. 1285 (1868) yılında Tahran’da vefat etti ve Kum’da defnedildi.
Sürûş, Kaçarlar döneminde şairliği ve özellikle kasidedeki ustalığıyla meşhur olmuş, birçok beyti edebî eserlerde örnek olarak zikredilmiştir. Kasidede Ferruhî-yi Sîstânî ve Emîr Muizzî tarzını takip etmiştir. Sürûş’un yaklaşık 12.000 beyit ihtiva eden divanındaki şiirleri kaside, gazel ve kıtalardan ibarettir. Hz. Peygamber, Hz. Ali ve Ehl-i beyt’le ilgili 9219 beyitten oluşan Ürdîbihiştnâme ve Kerbelâ olayını anlattığı 1159 beyitlik Ravżatü’l-esrâr (Tebriz 1286) adlı mesnevileriyle meşhurdur. Öğrencisi Mirza İbrâhim Müşterî’nin istinsah edip kendisinin düzelttiği divanı Muhammed Ca‘fer Mahcûb tarafından iki cilt halinde neşredilmiştir (Tahran 1339-1340 hş./1960-1961). Resûl-i Ekrem ve Şiî imamlarının methine dair yaklaşık 2000 beyitlik altmış dokuz kasideyi ihtiva eden Şemsü’l-menâḳıb’ı da öğrencisi Müşterî derlemiştir (Tahran 1300). Mersiyeleri ayrıca basılan Sürûş’un (Merâs̱î-i Mîrzâ Muḥammed ʿAlî Ḫân İṣfahânî, Tahran 1293) diğer önemli bir çalışması da binbir gece masallarının Farsça’ya çevirisidir (nşr. Mirzâ Ali Hoşnüvîs, Tebriz 1261; nşr. Muhammed Rızâ Tâcir Kâşânî, Tahran 1275 h.).
BİBLİYOGRAFYA
Rızâ Kulı Han Hidâyet, Mecmaʿu’l-fuṣaḥâʾ (nşr. Müzâhir Musaffâ), Tahran 1382 hş., I/2, s. 579-611.
Yahyâ Âryanpûr, Ez Ṣabâ tâ Nîmâ, Tahran 2535 şş., I, 86-93, 209-210.
Ahmed Dîvân Beygî-yi Şîrâzî, Edeb ü Ferheng der ʿAṣr-ı Ḳācâriyye (nşr. Abdülhüseyin Nevâî), Tahran 1364 hş., I, 767-773.
Abdürrefî‘ Hakīkat, Ferheng-i Şâʿirân-ı Zebân-ı Fârsî, Tahran 1368 hş., s. 276.
Bânû Nusret Tecrübekâr, İran Edebiyatında Şiir: Kaçarlar Devri (trc. Mehmet Kanar), İstanbul 1995, s. 80-82.
Munibur Rahman, “Surūsh”, EI2 (İng.), IX, 897.