https://islamansiklopedisi.org.tr/tamgac-han
Karahanlılar’dan İlig Nasr b. Ali b. Mûsâ b. Satuk’un iki oğlundan biri olan Ebû İshak İbrâhim, Mâverâünnehir’i zaptetmek üzere harekete geçtiği ve ilk defa tarih sahnesine çıktığı 428’de (1036-37) Böri Tegin unvanını taşıyordu. Onun esas hedefi, 403 (1012-13) yılında babasının ölümüyle kaybedilen Mâverâünnehir’i yeniden ele geçirmekti. Bu amaçla Mâverâünnehir’in hâkimleri Ali Tegin oğullarına karşı saldırıya geçti ve Hucend’i zaptetti. Ancak bu mücadeleler sırasında onlara esir düştü. Kısa bir süre sonra esaretten kurtularak 1033-1034 yıllarından beri Özkent’te bulunan kardeşi Aynüddevle Muhammed’in yanına gitti. Buradan 429 yılı Şevval ayı sonunda (4 Ağustos 1038) gönderdiği mektupla Gazneliler nezdinde teşebbüse geçerek mücadelesinde kendisine destek aradı. Fakat Gazneliler, Böri Tegin’in rakipleriyle anlaşma halinde olduklarından kendisine gizlice el-Emîrü’l-Fâzıl lakabını tevcih etmekle yetindiler. Bu arada kardeşi Aynüddevle’nin yanında da barınamayan Böri Tegin Kumicî Türkleri’ne sığındı. Görünüşte Sultan Mesud’un ordusuna hizmet için Hulbuk civarındaki Vahş ile Huttel taraflarına gelen Böri Tegin her yeri yağmalamaktaydı. Sultan Mesud, Böri Tegin meselesinin Horasan’da ortaya çıkan Türkmen gailesinden daha öncelikli bir mesele olduğuna karar verip devlet adamlarının muhalefetine rağmen 19 Rebîülevvel 430 (19 Aralık 1038) tarihinde Belh’ten Tirmiz’e geçerek Böri Tegin’e karşı yürüdü. Böri Tegin hemen Selçuklular ile bağlantı kurdu. Bunun üzerine Çağrı Bey güçlü bir ordu ile Ceyhun nehrinin iki yakasını ele geçirmek amacıyla Cûzcân’a yöneldi. Bu gelişmelerden haberdar olan Sultan Mesud, Mâverâünnehir’de Böri Tegin ve Ali Tegin oğulları rekabetini dikkate alıp seferi yarıda bırakarak geri döndü (26 Rebîülâhir 430 / 25 Ocak 1039). Bunu fırsat bilen Böri Tegin, Gazneli ordusunun eşyalarını at ve develerini yağmaladı ve Mâverâünnehir’deki konumu daha da kuvvetlendi. Çağdaş tarihçi Beyhakī, 431 (1039-40) yılı olaylarına Böri Tegin’in Ali Tegin oğullarına karşı kazandığı başarıları anlatarak başlar. Buna göre her taraftan birçok düşman hazırlık yapıyor ve Böri Tegin’e Ali Tegin oğulları ile giriştiği çatışmalarda yardımcı olmaları için adamlarını gönderiyordu. Böri Tegin ve müttefikleri galip geldi ve Mâverâünnehir bölgesinin Ali Tegin oğullarından alınmasına ramak kaldı. Nitekim 431’de Keş ve Semerkant’ta Böri Tegin adına kesilen paralar Beyhakī’nin verdiği bilgileri doğrulamaktadır. Sikkelere göre Böri Tegin 432’de (1040-41) Buhara’ya girdi. Bu tarihte Buhara’da adına kestirdiği dirhemlerde kullandığı Nâsırü’l-Hak Müeyyidü’l-adl Hâkān İbrâhim lakap ve unvanları ile daha önce babasının kullandığı Müeyyidü’l-adl lakabını alarak Mâverâünnehir’i zaptetmekle babasının mirasına sahip çıktığına, Nâsırü’l-Hak lakabı ile de hakanlığını ilân ettiğine işaret etmektedir. Mücadeleyi bırakmayan Ali Tegin oğullarını 433’te (1041-42) Buhara’dan tamamen uzaklaştırdı ve kendisini Tamgaç (Tabgaç, Tafgac, Tavgaç) Buğra Kara Hakan ilân etti. Bu unvanı almakla Ali Tegin’in hem merkezini ele geçirdiğini hem de onun sadece Mâverâünnehir’deki değil bütün ülkedeki haklarını sahiplendiğini ilân ediyordu. Büyük Tamgaç Han İbrâhim, Semerkant başşehir olmak üzere 433’te (1041-42) devletini kurduğu sırada Batı Karahanlılar’ın sınırları Buhara, Semerkant, Keş gibi şehirleri kapsayan merkezî Mâverâünnehir, Çagāniyân ve Huttel bölgesini içine alıyordu. 444’te (1052) Aynüddevle vefat edince büyük kağan olan Tamgaç Han, 449 (1057) yılında Doğu Karahanlı topraklarında meydana gelen iç karışıklıklardan yararlanarak ülkesini Özkent, Ahsîkes, Hucend, Tûnket, İsbîcâb, Şâş, Binket, Kuzordu’yu (Balasagun) içine alacak şekilde genişletmeyi başardı. Tamgaç Han felç geçirince oğlu Şemsülmülk Ebü’l-Hasan Nasr lehine saltanattan feragat etti (460/1068). İbnü’l-Esîr, Tamgaç Han’ın aynı yıl vefat ettiğini kaydeder (el-Kâmil, IX, 234). Selçuklular’ın Mâverâünnehir’e akınları Tamgaç Han döneminde başladı. Sultan Tuğrul Bey zamanında Alparslan, Tamgaç Han’ın ülkesini istilâ edince Tamgaç Han, Bağdat’a heyetler göndererek Abbâsî Halifesi Kāim-Biemrillâh’a sultanı şikâyet etti, ancak bir sonuç alamadı (453/1061). Sultan Melikşah’ın hanımı Terken Hatun’un Tamgaç Han’ın kızı olduğu anlaşılmaktadır (bk. TERKEN HATUN).
İmâdüddevle, Tâcü’l-mille, Seyfü halîfetillâh, Melîkü’ş-şark ve’s-Sîn, el-Melikü’l-muzaffer, İzzü’l-ümme kehfü’l-müslimîn, Müeyyidü’l-adl unvan ve lakaplarını kullanan Büyük Tamgaç Han (Barthold, s. 325, 335) kaynaklarda siyasî faaliyetlerinden ziyade eğitim, bilim, sanat, imar ve din sahasında, sosyal ve ekonomik alanlarda ülkesinde yürüttüğü reform niteliğindeki faaliyetleriyle yer almıştır. Kercemîn mahallesindeki sarayın yanı sıra Semerkant’ta Demirkapı mevkiinde kendisinin defnedildiği meşhede bitişik bir cami, medrese, kütüphane, öğrenci yurdu ve özellikle felçli hastaların kalabilecekleri hastahaneden (dârülmerzâ, bîmâristan) oluşan bir külliye yaptırarak bunlar için zengin vakıflar tahsis etmiştir (Receb 458 / Haziran 1066). Tamgaç Han İbrâhim Medresesi yapısı ve işleyişi bakımından çağının önemli medreselerindendir. Hanefî mezhebinin esas alındığı programı, dershaneleri, kütüphanesi, yurtları, görevlileri, öğrenci bursları ve öğrencilerin çeşitli ihtiyaçlarının karşılandığı bir bütçesi vardı. Şehir hayatının yaygın olduğu ve para basılmaya değer elliden fazla şehrin yer aldığı Mâverâünnehir’de bu medreselerden mezun olan Hanefî ulemâsının sosyal hayata ve bürokrasinin her kademesine nüfuz etmesi bölgede diğer mezheplerin yayılmasının önüne geçmiştir. Hanefîlik âdeta Mâverâünnehir’in resmî mezhebi haline gelmiştir. Bu yükseliş, Tamgaç Han’ın ulemâdan Seyyid Ebü’l-Kāsım es-Semerkandî’yi idam ettirmesiyle başlayan, Han Ahmed b. Hızır’ın ulemâ tarafından yargılanarak idama mahkûm edilmesi ve nihayet Buhara’da Hanefî ulemâsının özerk bir hâkimiyet kurmasına kadar varan hânedan ve bürokrat-ulemâ arasındaki çatışmaya temel sebep teşkil etmiştir. Tamgaç Han ayrıca Bâtınîler’le de (İsmâilîler) ciddi şekilde mücadele etmiştir.
İbnü’l-Esîr, Tamgaç Han’ı müstesna bir dindar olarak tanıtır (el-Kâmil, IX, 234). Diğer bazı kaynaklarda da ondan ideal ve âdil bir hükümdar diye bahsedilir. Fakihlerin fetvası olmadan hiçbir vergi almayan Tamgaç Han’ın ulemâya büyük saygısı vardı. Nitekim Hz. Ali soyundan gelen vâiz Ebû Şücâ‘ el-Alevî kendisine hükümdarlığa lâyık olmadığını söyleyince tahttan feragat etmeye karar vermiş, ancak halkın ısrarı karşısında bundan vazgeçmiştir (a.g.e., a.y.). Öte yandan onun Seyyid Ebü’l-Kāsım es-Semerkandî’yi idam ettirmesinin sebebi tatminkâr bir şekilde açıklanamamaktadır. Tamgaç Han esnafın usulsüz zamlarına karşı halkı korumuş ve onlara bilinçli tüketicilik dersi vermiş, eşkıyaya karşı da kesin bir tavır ortaya koymuştur. Aldığı tedbirler sonucunda onların kökünü kazıması, cezanın uygulanmasında merhamet etmenin bir fayda sağlamayacağını vurgulaması, halkın şikâyetlerini dinlemesi vb. politikaları, yer altı ve yer üstü zenginlikleri yanında İpek yolu güzergâhında bulunan Batı Karahanlılar’da halkın ekonomik refah ve seviyesini yükseltip ekonomik alanda da rakibi Doğu Karahanlılar’ı nüfuzu altına almıştır. Nitekim bu ekonomik yapının bir hâtırası olarak Tamgaç Han’ın unvanlarına nisbetle “müeyyide adliyye” ve “tamgaciyye dirhemleri” adı verilen para birimi meşhur olmuştur.
BİBLİYOGRAFYA
Gerdîzî, Zeynü’l-aḫbâr (nşr. Abdülhay Habîbî), Tahran 1363, s. 433-434.
Muhammed b. Hüseyin el-Beyhakī, Târîḫ (trc. Yahyâ el-Haşşâb – Sâdık Neş’et), Beyrut 1982, s. 596-597, 608-611, 615-620, 622, 625, 654, 681, 725.
Avfî, Cevâmiʿu’l-ḥikâyât ve levâmiʿu’r-rivâyât (nşr. Ca‘fer Şuâr), Tahran 1375/1991, s. 87-88.
İbnü’l-Esîr, el-Kâmil (trc. Abdülkerim Özaydın), İstanbul 1987, IX, 234-235.
V. V. Barthold, Moğol İstilâsına Kadar Türkistan (haz. Hakkı Dursun Yıldız), Ankara 1990, s. 325, 332-336, ayrıca bk. İndeks.
a.mlf., “Böri-Tigîn”, İA, II, 740-741.
Reşat Genç, Karahanlı Devlet Teşkilâtı, Ankara 2002, bk. İndeks.
Ömer Soner Hunkan, Türk Hakanlığı: Karahanlılar (766-1212), İstanbul 2007, s. 209 vd., 275-292.
Mohamed Khadr, “Deux actes de waqf d’un qarahânide d’Asie centale”, JA, CCLV/3-4 (1967), s. 304-334.
Emel Esin, “Böri Tigin Tamgaç Buğra Kara Hakan İbrahim’in (H. 444-60/1052-68) Semerkand’da Yaptırdığı Âbideler”, STY, VIII (1978), s. 37-55.
Saffet Bilhan, “900 Yıllık Bir Türk Öğretim Kurumu Buğra Han Tamgaç Medresesi Vakıf Belgesi”, AÜ Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, XV/2, Ankara 1982, s. 117-124.
a.mlf., “Tıp Okulu Niteliğinde, 10 Yüzyıllık Türk Hastanesi Vakıf Belgesi”, a.e., XV/2 (1982), s. 125.
Arslan Terzioğlu, “Yeni Kaynaklar Işığında Karahanlı Tıp ve Hastane Tarihine Bir Bakış”, TT, XIX/110 (1993), s. 81-88.
B. D. Koçnev, “Maverannahr Nakanune Sozdaniye Zapadnogo Karahanidskogo Kaganata (V Svete Numuzmatiki)”, Özbekistan Maddî Medeniyeti Tarihi Dergisi, sy. 31, Semerkand 2000, s. 178-203.
Abdülkerim Özaydın, “Karahanlılar”, DİA, XXIV, 407, 408.
C. Edmund Bosworth, “Börī”, EIr., IV, 372.