https://islamansiklopedisi.org.tr/tebyinu-kezibil-mufteri
Tam adı Tebyînü keẕibi’l-müfterî fîmâ nüsibe ile’l-İmâm Ebi’l-Ḥasan el-Eşʿarî olup ismindeki “müfteri”den maksat Hasan b. Ali el-Ahvâzî’dir (ö. 446/1055). Kur’an kıraati ve hadisle uğraşan Ahvâzî’nin bu konularda zayıf olduğu, nasların lafızlarına takılıp asıl mânaya ve hedeflere nüfuz edemediği görülmektedir. Dolayısıyla Haşviyye’ye özgü anlayış sınırını aşamayan Ahvâzî, Ebü’l-Hasan el-Eş‘arî’yi eleştirip müslümanların gözünden düşürmek amacıyla Mes̱âlibü İbn Ebî Bişr el-Eşʿarî adıyla bir eser telif etmiştir. Müellifin ifadelerinden anlaşılacağı üzere kitapta aklın akaid alanında kullanılmasını doğru bulmayan başka muhaliflerin eleştirilerine de cevap verilmektedir. Tebyînü keẕibi’l-müfterî bir mukaddime ile on bölümden (bab) oluşmaktadır. Mukaddimede İslâm dünyasında Mu‘tezile ve Müşebbihe’den meydana gelen iki aşırı uca mensup grupların zuhur ettiği, bunların İslâm inancını yanlış bir yöne çekmeye çalıştıkları, daha sonra Ebü’l-Hasan el-Eş‘arî’nin ortaya çıktığı ve doğru akîdeyi beyan edip bid‘at ehlini susturduğu kaydedilmektedir. Müellif, Müşebbihe içinde yer alan bazı kişilerin cahil zümreleri Eş‘arî aleyhinde etkilemeye başlaması üzerine gerçeğin ortaya konulması için kendisine başvurulduğunu söylemektedir. Ardından mukaddimede müslümanların birbirinin aleyhinde konuşmaları ve kusurlarını araştırmalarının din açısından doğru olmadığı hususu âyet ve hadislerle ifade edilmektedir.
Kitabın birinci bölümü Ebü’l-Hasan el-Eş‘arî’nin nesebine ve Mu‘tezile’den ayrılış sebebine ayrılmış olup onun nesebi hakkında Ahvâzî’nin yakışıksız beyanlarının doğru olmadığı kaydedilmekte, bu arada kişileri soyları dolayısıyla eleştirmenin dinde yasaklandığına temas edilmektedir. İkinci bölümde Eş‘arî’nin soydaşları olan eski Yemenliler’in Müslümanlığı benimseyeceğine dair Resûlullah’ın sözü zikredilmekte, ardından Cenâb-ı Hakk’ın her asrın başında dinî hayatı yenileyecek bir kulunu görevlendirdiği yolundaki hadis nakledilerek Ebü’l-Hasan el-Eş‘arî’nin bu müceddidlerden biri sayıldığı yolundaki kanaat ifade edilmektedir. Eserin üçüncü bölümü Benî Eş‘ar kabilesinin mânevî üstünlüğü hakkında rivayet edilen hadislerle başlamakta, ileride ortaya çıkıp İslâm’a ve müslümanlara hizmet edecek ve iyi hasletler taşıyacak bir kavmin geleceğini beyan eden âyetin (el-Mâide 5/54) Ebû Mûsâ el-Eş‘arî’nin kavmini hedeflediği şeklindeki hadis zikredilmektedir. Ahvâzî tarafından ileri sürülen, Eş‘arî’nin eser telif etme yeteneğinin bulunmadığı şeklindeki iddiaya karşı bunun başlangıç dönemiyle sınırlı olduğu belirtilmekte, önceleri Mu‘tezile mezhebine bağlı kaldığı yolundaki eleştiriye de bu geçici durumun imamın sonraki hizmetlerine engel teşkil etmediği biçiminde karşılık verilmektedir.
Eserin dördüncü bölümünde Eş‘arî’nin zengin ilmî birikimine ve buna tanıklık eden bazı âlimlerin ifadelerine yer verildikten sonra onun 320 (932) yılına kadar telif ettiği 100 kadar eserin ismi sıralanmaktadır (s. 128-136). Ardından el-Muḫtezen diye bilinen tefsir kitabının iki sayfadan oluşan başlangıç kısmı zikredilmektedir (s. 137-139). Beşinci bölümde ibadet ve zühd hayatına işaret edilmekte, altıncı bölümde onun ümmetin en hayırlıları arasına girdiği belirtilmektedir. Yedinci bölümde bazı örneklerle Eş‘arî’nin ehl-i bid‘attan uzak olduğu ortaya konmakta, ardından akîdesi hakkında bir fikir vermek amacıyla el-İbâne adlı risâlesinin başından on iki sayfalık bir metin kaydedilmektedir. Sekizinci bölümde, Ebü’l-Hasan el-Eş‘arî ile Eş‘arîler’in hak yolda bulunduğu konusunda rüyada görüldüğü söylenen Resûlullah’ın beyanları zikredilmekte, dokuzuncu bölümde Eş‘arî’yi öven bazı şiirler yer almaktadır. Onuncu bölüm, müellifin yaşadığı döneme kadar Eş‘ariyye’yi benimsemiş yetmiş civarındaki meşhur âlimin kısa biyografilerini içermektedir. Tebyîn’in yarısından fazlasını onuncu bölüm, bunun da üçte ikisini söz konusu biyografi kısmı teşkil etmektedir. Daha sonra akaid alanında kelâm yönteminin övgüye lâyık bir hareket olmadığı yolunda ileri sürülen iddiaya otuz sayfalık bir hacim içinde karşılık verilmekte ve Ahvâzî’nin Mes̱âlib’inden Eş‘arî’ye yönelik otuz kadar eleştiri metni nakledilip cevaplandırılmaktadır.
Tebyînü keẕibi’l-müfterî, Eş‘arî’nin mezhebini benimseyen bazı âlimlerin biyografisini içermesi, Hasan b. Ali el-Ahvâzî’nin Eş‘arî’ye ve onun şahsında Sünnî kelâmına yönelttiği eleştirilere karşılık vermesi bakımından önemli bir eserdir. Ahvâzî ilmî sayılmayan birçok ithamda bulunduğundan İbn Asâkir ona farklı bir üslûpla cevap vermek zorunda kalmıştır. İthamlar arasında Eş‘arî’nin Mu‘tezile mezhebinden dönmediği, eser telifi yeteneğinin bulunmadığı, döneminde itibar görmeyip etrafında birtakım cahil ve bid‘atçı insanların toplandığı, idrar rahatsızlığı yüzünden yirmi yıl namaz kılmadığı gibi iddialar mevcuttur. Ancak İbn Asâkir de bunlara cevap verirken Eş‘arî hakkında görüldüğü söylenen rüyaları delil gibi kullanıp ifrata kaçmaktadır. Eserin baskısına bir giriş yazan Zâhid Kevserî müellifin bu türden birkaç hatasına işaret etmiş, Ahvâzî’ye de yer yer ağır eleştiriler yöneltmiştir. Eserde gerek Ahvâzî’den yapılan nakillerde gerekse İbn Asâkir tarafından verilen cevaplarda cedel üslûbunun hâkim olduğu görülmektedir. Bunun yanında kitabın sistemli bir plana sahip olmadığı da belirtilmelidir. Hanbelî âlimlerinden İbnü’l-Mibred, Cemʿu’l-cüyûş ve’d-desâkir ʿalâ İbn ʿAsâkir adlı eserinde (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, nr. 1132/2) Tebyîn’de yer alan kelâmla ilgili savunmalara yönelik bir reddiye kaleme almıştır (DİA, XXI, 126).
Tebyînü keẕibi’l-müfterî Abdullah b. Es‘ad el-Yâfiî tarafından ihtisar edilmiştir (Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 342). Şarkiyatçı F. M. van Mehren kitabın 165 sayfalık bir kısmını yayımlamış, bunun seksen altı sayfalık bölümünü Fransızca’ya tercüme etmiştir (Leiden 1878). R. J. McCarthy, Tebyîn’in içinde yer alan Eş‘arî’ye dair bilgi ve savunmalarla ona nisbet edilen eserlere ait metinleri yine Eş‘arî’ye ait el-Lümaʿ ile birlikte neşretmiştir (Beyrut 1952-1953). Muhtelif yazma nüshaları günümüze ulaşan eser (Süleymaniye Ktp., Cârullah Efendi, nr. 1127 [baştan eksik]; Karaçelebizâde Hüsâmeddin, nr. 234; ayrıca bk. Brockelmann, GAL, I, 404; Suppl., I, 567), Hüsâmeddin el-Kudsî tarafından dedesi Seyyid Abdülbâkī el-Hasenî el-Cezâirî’ye ait nüsha ile Millet Kütüphanesi Feyzullah Efendi bölümündeki nüsha (bu yazma nüsha adı geçen bölümde bugün mevcut değildir), Kahire’de özel bir kütüphanedeki nüsha, Mehren’in kısmî neşri ve Teymûriyye Kütüphanesi’nde bulunan muhtasar bir yazmaya dayanarak yayımlanmış, Zâhid Kevserî bu neşrin başına kelâm fırkalarının ortaya çıkışıyla ilgili bir mukaddime yazmış, bazı sayfalara dipnotlar eklemiştir (Dımaşk 1347; Beyrut 1399/1979; 1404/1984; Dımaşk, ts. [Dârü’l-fikr]; nşr. Abdülbâkī el-Kudsî, Beyrut 1983; nşr. Ahmed Hicâzî es-Sekkā, Beyrut 1995).
BİBLİYOGRAFYA
İbn Asâkir, Tebyînü keẕibi’l-müfterî, tür.yer.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 342.
Serkîs, Muʿcem, I, 182.
Brockelmann, GAL, I, 404; Suppl., I, 567.
Necîb el-Akīkī, el-Müsteşriḳūn, Kahire 1964-65, II, 842.
Abdülvehhâb es-Sâbûnî, ʿUyûnü’l-müʾellefât (nşr. Mahmûd Fâhûrî), Halep 1413/1992, I, 44-45.
Mustafa S. Küçükaşcı – Cengiz Tomar, “İbn Asâkir, Ebü’l-Kāsım”, DİA, XIX, 323.
Ferhat Koca, “İbnü’l-Mibred”, a.e., XXI, 126.