https://islamansiklopedisi.org.tr/verrak-ebu-isa
Hayatına dair yegâne bilgi, ömrünün büyük kısmını Bağdat’ta geçirdiği ve 247’de (861) Bağdat’ın batı tarafındaki Remle’de hapisteyken öldüğü yolundadır (Mes‘ûdî, VII, 236). Hapse atılmasının sebebi İslâm’a saldırı içeren Kitâbü’z-Zümürrüd adlı eserin kaynaklarda, Verrâk’ın arkadaşı ve talebesi olduğu belirtilen ve onun kadar tartışmalı bir şahsiyet olan İbnü’r-Râvendî yanında kendisine de atfedilmesidir. Rivayete göre dönemin sultanı ikisini de huzuruna çağırmış, Verrâk’ı hapse attırmış, İbnü’r-Râvendî ise kaçmıştır (Hayyât, s. 136). Hayyât el-İntiṣâr’ında (s. 108), Verrâk’ın bir Mu‘tezilî iken sonradan Maniheizm’e geçerek düalizm (seneviyye) doktrinini yaydığından söz etmiş, Mes‘ûdî, onu Şiîliğe ve özellikle Zeydiyye’ye dair kitap yazanlar arasında saymıştır (Mürûcü’ẕ-ẕeheb, V, 473-474). İbnü’n-Nedîm eserinde Verrâk’a Mu‘tezile âlimleri bölümünde yer vermiş, onun Mu‘tezile’ye mensup bulunduğunu, ancak öğretilerinin karışıklığından dolayı düalist diye suçlandığını ve İbnü’r-Râvendî’nin ondan ilim tahsil ettiğini söylemiş (el-Fihrist, s. 216), başka bir yerde ise Verrâk’ın müslüman görünerek zındıklığını gizleyen kelâmcılardan olduğunu ifade etmiştir (a.g.e., s. 401). Kādî Abdülcebbâr da birçok müellifin yaptığı gibi Verrâk’ı İbnü’r-Râvendî’yle ilişkilendirmiş ve onun Hz. Peygamber’e hücum eden, peygamberleri yalanlayan zındık ve mülhidler arasında yer aldığını belirtmiştir (Tes̱bîtü delâʾili’n-nübüvve, s. 128, 129).
Verrâk’ın bu şekilde değerlendirilmesine yol açan düşünceleri, Mâtürîdî’nin Kitâbü’t-Tevḥîd’inin nübüvvet bahsinde ve bilhassa İbnü’r-Râvendî’nin eleştirileri çerçevesinde ele alınıp tenkit edilmiştir (s. 286-294, 300-313). Buna göre Verrâk, Hz. Muhammed’in nübüvvetine Kur’an’la istidlâlde bulunmaya karşı çıkmıştır. Kur’an’da, bir benzerini meydana getirmeleri hususunda Araplar’a meydan okunmasıyla ilgili olarak Araplar’ın fesahat bakımından birbirlerinden farklı olduklarını, Hz. Peygamber’le savaşmaktan Kur’an’a benzer bir eser ortaya koymaya vakit bulamadıklarını, teorik konularda derinleşmedikleri için Kur’an’ın meydan okumasına karşılık veremediklerini söylemiştir. Ayrıca Kur’an’ın haber-i âhâdla nakledildiğini ileri sürmüş, Hz. Peygamber’in Kur’an’da mevcut kıssaların yahudi ve hıristiyan kaynaklarından alınmayıp önceki peygamberlere vahiyle bildirildiği gibi kendisine de bildirildiği şeklindeki beyanlarına karşılık olarak, Peygamber’in okuma yazma bilmemesinin onun başkalarından duyduklarını ezberlemesine engel teşkil etmeyeceğini iddia etmiştir. Bu düşüncelerin Verrâk’a aidiyeti hususu İslâm âlimlerinin ortak kanaati değildir. Mâtürîdî bunları Verrâk’a atfederken Kādî Abdülcebbâr hem ona hem de İbnü’r-Râvendî’ye ve başkalarına (Tes̱bîtü delâʾili’n-nübüvve, s. 128-129), Şîrâzî ise doğrudan İbnü’r-Râvendî’ye atfetmiştir. Ancak zikredilen bu düşüncelerin Verrâk’ın adının unutulmasından sonra İbnü’r-Râvendî’ye atfedilmeye başlandığı görüşü daha doğru olmalıdır (Anti-Christian Polemic, s. 24-25).
Hakkında ileri sürülen “Şiî, Mu‘tezilî, zındık, mülhid, Mecûsî, düalist, Maniheist” gibi suçlamalara rağmen Verrâk’tan sonra gelen birçok müellif eserlerinde onu kaynak olarak göstermekten çekinmemişlerdir. Nitekim İmam Eş‘arî düalistlerden (İlk Dönem İslâm Mezhepleri, s. 267, 269), Mes‘ûdî Zeydiyye’den (Mürûcü’ẕ-ẕeheb, V, 473-474), Abdülkāhir el-Bağdâdî Hişâmiyye’den (Mezhepler Arasındaki Farklar, s. 61, 63), Bîrûnî yahudi mezheplerinden (The Chronology, s. 278-279) ve Şehristânî de el-Milel ve’n-niḥal’inde Mazdek ve Mani dinlerinden (s. 269, 275-276) bahsederken Verrâk’ın metinlerini kullanmışlardır. Eserlerine yönelik müstakil reddiyelerin yanı sıra ondan iktibaslarda bulunan bazı müellifler de Verrâk’ın Kur’an ve peygamberlik hakkındaki kanaatlerini eleştirmişlerdir. Mâtürîdî’den başka İsmâil b. Ali en-Nevbahtî’nin Verrâk’ın el-Ġarîbü’l-meşriḳī adlı eserine dair reddiyesi ve Kādî Abdülcebbâr’ın Tes̱bîtü delâʾili’n-nübüvve’sinde onun Hz. Peygamber ve Kur’an hakkındaki görüşlerini eleştirmesi bunlar arasında sayılabilir (s. 128-129).
Klasik kaynaklarda Verrâk hakkında ortaya konan bu karmaşık portrenin yanında onunla ilgili modern yaklaşımlara gelince, C. Colpe onun Maniheist olduğuna dair bilgiyi doğru kabul etmiştir. S. Stroumsa da bu hususta Colpe’u takip ederek Verrâk’ın Maniheizm’i benimsediğine dair kabulü destekleyen üç gerekçe ileri sürmüştür. Bunlardan birincisi Hayyât’ın Kitâbü’l-İntiṣâr’ında ona sürekli düalist olarak gönderme yapmasıdır. İkincisi, Ebû Hayyân et-Tevhîdî’nin el-Ġarîbü’l-meşriḳī’den yaptığı alıntılarda Maniheizm’de âdil olmayan Tanrı’ya izâfeten kullanılan “sefih” ve Maniheist mitte önemli bir şahsiyet olan “Doğulu yabancı” gibi tabirlerin geçmesidir. Üçüncü gerekçe Mâtürîdî’nin Verrâk’tan naklen Maniheist mitlerin doğru bir anlatımını vermiş olmasıdır (Anti-Christian Polemic, s. 20-21). Buna karşılık David Thomas, Stroumsa’nın gerekçelerinden yalnızca, Verrâk’ın Hıristiyanlık kadar Maniheizm hakkında da derin bilgiye sahip bulunduğunu gösteren gerekçeyi ikna edici bulmuş, ancak bu gerekçenin onun bir Maniheist olduğunu ispatlayamayacağını söylemiştir. Thomas, Verrâk’la ilgili bu farklı ve olumsuz adlandırmaların muhaliflerinden kaynaklandığını, İslâm’daki yerini kesin biçimde belirlemek mümkün değilse de onun daima Şiîliğe bağlı kaldığını ileri sürmüştür. Thomas’ya göre Verrâk, kendi kitapları yaygınlık kazanmadığı ve klasik kaynaklarda hakkında yalnızca eleştiri ve suçlamalar yer aldığı için bu tür sıfatlarla nitelendirilmiştir (a.g.e., a.y.).
Eserleri. 1. Kitâbü’l-Maḳālât. Kaynaklarda (İbnü’n-Nedîm, s. 216; Ahmed b. Ali en-Necâşî, s. 281) genellikle bu adla kaydedilen eseri Verrâk Maḳālâtü’n-nâs ve iḫtilâfühüm adıyla zikreder (Anti-Christian Polemic, s. 23; el-Maḳālât fi’l-imâme şeklindeki anılışı için bk. Mes‘ûdî, VII, 237). İmâmet ve diğer tartışma konuları çerçevesinde yahudi mezheplerinin görüşlerini, takvimler hususundaki anlaşmazlıkları, hıristiyan ve düalist mezheplerinin görüşlerini içeren bir dinler tarihi kitabıdır.
2. Kitâbü’l-Ġarîbi’l-meşriḳī fi’n-naḥv ʿale’l-ḥayevân (İbnü’n-Nedîm, s. 216). Hz. Peygamber’e ve İslâm öğretilerine yönelik eleştirileri içerir (Kādî Abdülcebbâr, s. 347). İbnü’r-Râvendî, İmam Mâtürîdî ve Nevbahtî bu kitaba dair metinler kaleme almışlardır.
3. Kitâbü’r-Red ʿale’n-naṣârâ el-kebîr (İbnü’n-Nedîm, s. 216). Yahyâ b. Adî’nin Tebyînü ġalaṭı Muḥammed İbn Hârûn adlı eserine onu eleştirmek amacıyla yaptığı alıntılar yoluyla günümüze kadar gelen er-Red ʿale’t-tes̱lîs̱ el-cüzʾü’l-evvel min Kitâbi’r-Reddi ʿale’s̱-s̱elâsi firaḳ mine’n-naṣârâ’nın, el-Kebîr’in metni olduğu söylenmektedir (Anti-Christian Polemic, s. 23). Yahyâ b. Adî’nin kitabındaki alıntılardan hareketle D. Thomas tarafından neşredilen ve İngilizce’ye çevrilen metnin tam olup olmadığı konusunda Thomas kitabın tamamına yakınının Yahyâ tarafından iktibas edildiğini kabul eder. Thomas’ya göre eser Abbâsî döneminden bugüne ulaşan, bir müslüman tarafından kaleme alınan, hıristiyan inanç esasları hususunda en doğru ve en ayrıntılı bilgiyi veren bir metindir. Verrâk’ın reddiyesi, orijinal haliyle üç büyük hıristiyan mezhebinin inanç ilkeleriyle teslîs ve hulûle yönelik eleştiriler içermektedir. Mevcut durumuyla Verrâk’ın teslîs tenkidi Nestûrîler, Ya‘kūbî-monofizitler ve Kadıköycüler-Melkitler’den (Kadıköy Konsili’nin kararlarını kabul ettikleri için Kadıköycüler, kralın taraftarları olduklarını ifade etmek için de Melkitler olarak adlandırılanlar) oluşan üç ana mezhep tarafından kabul edildiği şekliyle teslîs doktrininin ayrıntılı bir açıklamasını ve müellifin aklî deliller çerçevesinde yaptığı eleştiriyi içermektedir (bk. TESLÎS).
Verrâk’ın kaynaklarda geçen diğer eserleri de şunlardır: Kitâbü’l-Mecâlis (Mes‘ûdî, VII, 234-235), Hişâm b. Hakem ile Amr b. Ubeyd arasındaki bir tartışmanın kaydıdır; Mesʾele fî ḳıdemi ecsâm maʿa is̱bâtihi’l-aʿrâż (Nevbahtî tarafından bu eser için bir reddiye kaleme alınmıştır); Naḳdü’l-ʿOs̱mâniyye (Câhiz’in Emevîler’in Ali taraftarlarına karşı üstünlüğünü savunan el-ʿOs̱mâniyye adlı eserine bir reddiye olup Verrâk’a aidiyeti tartışmalıdır, a.g.e., VI, 56); Kitâbü’z-Zümürrüd (Kādî Abdülcebbâr’a göre bu eserin yazarı Verrâk’tır; ancak Hz. Peygamber’e saldırı içeren eser bazıları tarafından İbnü’r-Râvendî’ye atfedilmiştir, Hayyât, s. 12, ayrıca bk. Kutluer, s. 58-59; eser için İbnü’r-Râvendî’nin Naḳdü’z-Zümürrüd başlığıyla bir reddiye yazdığı da belirtilmektedir); Kitâbü’l-Ḥades̱ (İbnü’n-Nedîm, s. 216); Kitâbü’l-İmâmeti’l-kebîr (a.g.e., a.y.; Ahmed b. Ali en-Necâşî, s. 281); Kitâbü’l-İmâmeti’ṣ-ṣaġīr (İbnü’n-Nedîm, s. 216; Ahmed b. Ali en-Necâşî, s. 281); Kitâbü İḳtiṣâṣi meẕâhibi aṣḥâbi’l-is̱neyn ve’r-reddi ʿaleyhim; Kitâbü’r-Red ʿale’n-naṣârâ el-evsaṭ; Kitâbü’r-Red ʿale’n-naṣârâ el-aṣġar; Kitâbü’r-Red ʿale’l-mecûs; Kitâbü’r-Red ʿale’l-yehûd (bu eserler için bk. İbnü’n-Nedîm, s. 216); Kitâbü İḫtilâfi’ş-Şîʿa; Kitâbü’l-Ḥükm ʿalâ sûreti lem yekün; Kitâbü’s-Saḳīfe (Ahmed b. Ali en-Necâşî, s. 281).
BİBLİYOGRAFYA
D. Thomas, Anti-Christian Polemic in Early Islam: Abū ʿĪsā al-Warrāq’s “Against the Trinity”, Cambridge 1992, s. 3-30.
Hayyât, el-İntiṣâr, s. 12, 73, 108, 110 vd., 136.
Eş‘arî, İlk Dönem İslâm Mezhepleri (trc. Mehmet Dalkılıç – Ömer Aydın), İstanbul 2005, s. 267, 269.
Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevḥîd (nşr. Bekir Topaloğlu – Muhammed Aruçi), Ankara 2003, s. 286-294, 300-313.
Mes‘ûdî, Mürûcü’ẕ-ẕeheb (Meynard), V, 473-474; VI, 56; VII, 234-237.
İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (nşr. Rızâ Teceddüd), Tahran 1971, s. 216, 401.
Kādî Abdülcebbâr, Tes̱bîtü delâʾili’n-nübüvve (nşr. Abdülkerîm Osman), Beyrut 1386/1966, s. 128-129, 347.
Abdülkāhir el-Bağdâdî, Mezhepler Arasındaki Farklar (trc. Ethem Ruhi Fığlalı), İstanbul 1979, s. 61, 63.
Ahmed b. Ali en-Necâşî, er-Ricâl, Beyrut 1408/1988, s. 280-281.
Bîrûnî, The Chronology of Ancient Nations (nşr. ve trc. E. Sachau), London 1879, s. 278-279.
Şehristânî, el-Milel ve’n-niḥal (nşr. Ahmed Fehmî Muhammed), Beyrut 1413/1992, s. 269, 275-276.
İlhan Kutluer, Akıl ve İtikad, İstanbul 1996, s. 53-62, 72-74.
Ahmet Subhi Furat, “Verrâk”, İA, XIII, 302-304.
S. M. Stern, “Abū ʿIsa al-Warrāḳ”, EI2 (Fr.), I, 133-134.