https://islamansiklopedisi.org.tr/saffar-muhammed-b-muhammed
Bazı kaynaklarda ismi ve nesep silsilesi Muhammed b. Ömer b. İbrâhim veya Muhammed b. Ömer et-Tinemlî (et-Temlî) şeklinde zikredilmişse de bunların doğru olmadığı belirtilmiştir (Abdülhâdî Hamîtû, III, 304-305). Çeşitli kaynaklarda Tînemlî, Masmûdî, Merrâküşî, Mağribî gibi nisbelerle anılır, ancak Saffâr (bakırcı) diye meşhur olmuştur. Nisbelerinden hareketle Merakeş’in güneydoğusundaki Masmûde bölgesinde tarihî bir köy olan Tinmellel’de doğduğunu söylemek mümkündür. Berberî hânedanı Merînîler’in hüküm sürdüğü dönemde Mağrib’de yaşayan Saffâr tahsil hayatına kendi memleketinde Kur’an’ı ezberleyerek başladı. Ardından Merakeş’e gitti, burada Arapça dersleri aldı. Ayrıca İbn Rüşeyd gibi âlimlerden kıraat okudu. Daha sonra Fas’a geçti ve Ebü’l-Hasan Ali b. Süleyman el-Ensârî el-Kurtubî’nin kıraat derslerine katıldı. Hocası İbn Rüşeyd’in vefatından önce muhtemelen Merakeş’e dönen Saffâr burada bir süre öğretim ve telifle meşgul oldu. Nâfi‘ kıraatiyle ilgili ez-Zehrü’l-yâniʿ adlı eserini bu süre içinde kaleme aldı. Ardından tekrar Fas’a gitti ve Vâdîâşî’den semâ yoluyla kırâat-i seb‘ayı tâlim etti.
İbn Haddâde diye bilinen Ebû İmrân Mûsâ b. Muhammed el-Mürsî ve Ebü’t-Takī Sâlih b. Ali el-Ümevî gibi âlimlerden de ders alan Saffâr, yaşadığı dönemde Nâfi‘ kıraatine dayalı Mağrib kıraat ekolünün en önemli temsilcilerinden biri olarak çok sayıda talebe yetiştirdi. Talebeleri arasında Ebû İshak İbrâhim b. Abdülhâliḳ el-Hazrecî el-Endelüsî, Ebü’l-Abbas Ahmed b. Muhammed el-Ensârî el-Merrâküşî, Ebû Muhammed Abdülhak b. Muhammed el-Matmâtî, Ebû Abdullah Muhammed b. Süleyman el-Kaysî ve ünlü tarihçi İbn Haldûn gibi isimler sayılabilir. Kaynaklarda muhaddis ve fakih olarak nitelenen Merînî Sultanı Ebû İnân Fâris ile Gırnata’daki Nasrî hükümdarlarından Ebü’l-Haccâc Yûsuf b. İsmâil gibi devlet adamları da onun talebeleri arasında zikredilir. Ancak Saffâr’ın en meşhur talebesi, Ebû Abdullah Muhammed b. Süleyman el-Kaysî olup hocasına ait eser ve görüşlerin yayılmasına en çok bu talebesi katkıda bulunmuştur. Saffâr, Merînî sultanlarından Ebü’l-Hasan Ali ile oğlu Ebû İnân Fâris’in hüküm sürdükleri dönemde büyük ilgi gördü. Beş yıl kadar Sultan Ebû İnân Fâris’in resmî maiyeti arasında yer aldı. Kırâat-i seb‘a rivayetleri konusunda sultanla mütalaa ve müzakerelerde bulundu. Sultan vefat ettiğinde cenazenin teçhiz ve tedfin işleriyle ilgilendi. Yakın dostu ve talebesi Ebû İnân Fâris’in vefatından iki yıl kadar sonra kendisi vefat etti.
Saffâr’ın devlet katındaki müstesna konumu, hiç şüphesiz adı geçen sultanların âlimleri himaye ve dinî ilimleri geliştirme siyasetine büyük önem vermelerinin bir neticesidir. Sultan Ebü’l-Hasan Ali’nin Tunus’tan Fas’a dönerken geçirdiği deniz kazası sırasında yanında 400 âlimin bulunduğu kaydedilmektedir (DİA, XXIX, 197). Öte yandan Saffâr bu kazada hayatlarını kaybeden âlimlerin boşluğunu doldurma noktasında büyük bir değer olarak kabul edilmektedir. İbn Haldûn’un Saffâr’dan, yaşadığı dönemde “kurrânın imamı” diye söz etmesi (et-Taʿrîf, s. 61) onun ilmî mevkii hakkında yeterli bir fikir vermektedir.
Eserleri. 1. ez-Zehrü’l-yâniʿ fî mekraʿi’l-İmâm Nâfiʿ. Nâfi‘ b. Abdurrahman kıraatinin Kālûn ve Verş rivayetlerine dairdir. Müellifin gençlik döneminde kaleme aldığı kitap onun en meşhur eserlerinden biri olup bir nüshası Fas Karaviyyîn Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (nr. 1039). Saffâr bu eserini İsfârü’l-fecri’ṭ-ṭâliʿ fi’ḫtiṣâri’z-Zehri’l-yâniʿ adıyla ihtisar etmiştir.
2. el-Ḳānûnü’l-küllî fi’l-mekraʾi’s-sünnî. Yine Nâfi‘ kıraati hakkında olan eserin adındaki “el-mekrau’s-sünnî” tabiri İmam Mâlik’in, “Nâfi‘in kıraati sünnettir” sözüne işaret etmektedir (Abdülhâdî Hamîtû, III, 319).
3. Taḫrîcü’l-ḫilâf beyne Ebî Neşît ve’l-Ḫulvânî. Kālûn’un Nâfi‘ kıraatiyle ilgili rivayetinin en meşhur iki tariki arasındaki farklılıklarla ilgilidir.
4. Tuḥfetü’l-elîf fî naẓmi mâ teżammenehü’t-Taʿrîf. Dânî’nin et-Taʿrîf fi’ḫtilâfi’r-ruvât ʿan Nâfiʿ adlı eserinin manzum hale getirilmiş şeklidir. Kısa bir mukaddime ile on beş babdan oluşan 196 beyitlik eser, Şâtıbî’nin Ḥırzü’l-emânî (Şâṭıbiyye) adlı kasidesinin nazım sistemine göre telif edilmiş olup Mağrib muhitinde çok beğenilmiş, hatta Şâṭıbiyye’nin kırâat-i seb‘a talebeleri nezdindeki konumuyla eşdeğer görülmüştür. Abdülhâdî Hamîtû, bu manzumeyi çeşitli nüshalarından tahkik ederek Ḳırâʾetü’l-İmâm Nâfiʿ ʿinde’l-Meġāribe adlı eserinin III. cildinde neşretmiştir (s. 354-364).
5. Cevâbü’l-hilli’l-eved fî keyfiyeti edâʾi’l-med. Medlerin çeşitleri, miktarları, mertebeleri, edâ keyfiyetleri gibi konular hakkında talebelerin sorduğu sorular üzerine telif edilmiştir.
6. Kitâbü’l-Cümâni’n-naḍîḍ fî maʿrifeti’l-itḳān ve’t-tecvîd. Kur’an tilâvetinde tahkik tarzına dairdir.
7. Ẕikrü meḫârici’l-ḥurûf ve ṣıfâtihâ.
8. Urcûze fî ḳırâʾeti Verş.
BİBLİYOGRAFYA
İbn Haldûn, et-Taʿrîf bi’bn Ḫaldûn, Beyrut 1979, s. 61.
İbn Kunfüz, el-Vefeyât (nşr. Âdil Nüveyhiz), Beyrut 1971, s. 360.
a.mlf., Şerefü’ṭ-ṭâlib fî esne’l-meṭâlib (Elfü sene mine’l-vefeyât içinde, nşr. Muhammed Haccî), Rabat 1396/1976, s. 82.
Venşerîsî, el-Vefeyât (Elfü sene mine’l-vefeyât içinde), s. 124.
İbn Gāzî, Fihrisü İbn Ġāzî (nşr. Muhammed Zâhî), Tunus 1984, s. 97.
İbnü’l-Kādî, Laḳṭü’l-ferâʾid (Elfü sene mine’l-vefeyât içinde), s. 82.
Ahmed Bâbâ et-Tinbüktî, Neylü’l-ibtihâc (nşr. Abdülhamîd Abdullah el-Herrâme), Trablus 1989, s. 427-428.
Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, III, 31.
Abbas b. İbrâhim, el-İʿlâm, IV, 410.
M. Muhtâr es-Sûsî, Sûsü’l-ʿâlime, Dârülbeyzâ 1984, s. 20.
Saîd A‘râb, el-Ḳurrâʾ ve’l-ḳırâʾât bi’l-Maġrib, Beyrut 1410/1990, s. 32, 62.
M. Muhtâr Vüld Ebbâh, Târîḫu’l-ḳırâʾât fi’l-meşriḳ ve’l-maġrib, Selâ 1422/2001, s. 513-517.
Abdülhâdî Hamîtû, Ḳırâʾetü’l-İmâm Nâfiʿ ʿinde’l-Meġāribe min rivâyeti Ebî Saʿîd Verş, Rabat 1424/2003, III, 303-325, 344-351, 353-367.
Muhammed b. Ca‘fer el-Kettânî, Selvetü’l-enfâs (nşr. Abdullah Kâmil el-Kettânî v.dğr.), Dârülbeyzâ 1425/2004, III, 348.
İsmail Ceran, “Merînîler”, DİA, XXIX, 194, 197.
Fethî el-Ubeydî, “eṣ-Ṣaffâr, Ebû ʿAbdillâh Muḥammed b. Muḥammed”, Mv.AU, XVI, 429-432.